Keman sanatçısı, Türkiye’nin kültür elçisi Önder Baloğlu ve kurucusu olduğu Les Esences Oda Orkestrası 15 Nisan’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda sahne alacak. 2010 yılında İstanbul ile eş zamanlı Avrupa kültür başkentlerinden olan Almanya’nın Essen şehrinde kurulan oda orkestrası Les Essences, dört konseri kapsayacak olan uluslararası turnesinin ilk ayağında İstanbul’da konuk olacak. Baloğlu, Türkçede ‘Esans’ anlamına gelen oda orkestrası Les Essences ile birlikte vereceği konserde, Viyana kuşatmasından itibaren Avrupa kültüründe büyük bir iz bırakan Osmanlı kültürünü, W.A.Mozart, H.I.F.Biber, J.J.Fux ve A.Schmelzer gibi barok ve klasik dönem bestecilerinin eserleri ile ele alan ‘’Kahvenin Avrupa Yolculuğu -Türkenschlacht“ programını sanatseverlerle buluşturacak.
TÜRK KONÇERTOSU’NU MOZART DÖNEMİNDEKİ GİBİ YÖNETECEK
Önder Baloğlu İstanbul konserinde, Mozart’ın ‘’Türk Konçertosu’’ lakaplı 5numaralı keman konçertosunu, Mozart’ın zamanındaki gibi solist olarak orkestrayı yönetecek. Seyirciler ‘Kahvenin Avrupa Yolculuğu’na, sahnelerde az rastlanan şaheserler ile şahit olacak.
Alman ve Türk kültürlerinin yüzyıllar önce kesiştiği eserleri, Önder Baloğlu’nun hayatının yarısını geçirdiği Almanya’da kurduğu oda orkestrası ile Türkiye’de seslendirecek olması ise bir sembol niteliğinde. Türkiye’nin ilk ve tek lider uluslararası klasik sanatçı menajerliği ajansı olan LocksBridge tarafından organizasyonu yapılan etkinlikte misafirler ayrıca Almanya’nın sanat hayatında aktif rol alan sanatçıların performanslarına da tanıklık edecek.
KEMANININ SESİ DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA DUYULDU
Vadim Guzman, Gordan Nikolic, Ivry Gitlis, Patricia Kopatchinskaja gibi dünyaca ünlü müzisyenlerle çalışan, Lahey Kraliyet Konservatuarı ve Folkwang Sanat Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Önder Baloğlu, konserlerini Antonio Gragnani1779 Livorno keman ile sürdürmekte. Uzun yıllar Duisburger Philharmoniker ve Deutsche Operam Rhein Düsseldorf-Duisburg’da ‘başkemancı’ olarak görev yapan Baloğlu, Almanya, Türkiye, Avusturya, Finlandiya, İtalya, İsviçre, İspanya, ABD, Kanada, Fransa, Çin, Hindistan, Güney Kore, Rusya, Arjantin, Portekiz, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Romanya, Kosova, Brezilya ve Peru gibi ülkelerin en prestijli salonlarında da sahne alarak müzikseverlerle buluştu.
HER ŞEY SURLARIN DİBİNDE BIRAKILAN ÇUVALLARLA BAŞLADI
Kahvenin Avrupa’daki yolculuğu nasıl başladı? Osmanlı Ordusu 1683’te Viyana’dan çekilirken, gereksiz ağırlıklarla beraber, çekilmemiş kahve çuvallarını da bıraktı. Surların dibindeki çuvallar kahramanlığı nedeniyle, Ukrayna asıllı Polonyalı Jerzy Franciszek Kulczycki’ye verildi. Kulczycki bu kahvelerle Avrupa’nın üçüncü, Viyana’nın ise ilk kafesini açtı.
Türkler birkaç yüzyıl boyunca Avusturya için tehditti. Fakat, Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürü onları hep cezbetmişti. Aydınlanma sonrasındaki dönüşümün sayesinde batı ve doğu arasında yakınlaşma başladı. Bu sayede, “Türklerin içeceği” olarak bilinen kahvenin dışında, Yeniçeri müziği de Avrupa’ya ulaştı ve Avrupalı besteciler tarafından taklit edilmeye başlandı.