Yönetmen Muhammet Çakıral’ın yeni filmi “Lacivert Gece”, Zonguldak’ta geçen bir maden hikâyesi anlatıyor. Filmin başrolünde madenci bir aileden gelen, köken olarak Bartınlı olan ünlü oyuncu Cansu Fırıncı yer alıyor. “Lacivert Gece”de, işsiz bir futbol antrenörü olan Semih’in madende çalışmak zorunda kalması ve bir iş kazası sonucu kolunu yitirmesinin ardından yaşananlar anlatılıyor. Ocak sahiplerinin aracılar yoluyla yoksul işçilere kan parası ödeyerek olayı kapatmak istemesine karşı, Semih hukuki bir mücadele başlatıyor. Gençlik hayali futbolcu olmak iken yolu madene düşen Semih’i usta oyuncu Cansu Fırıncı canlandırıyor. “Lacivert Gece”nin festival yolculuğu halen devam ediyor ve yeni sezonda ise izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor.
FİLM ZONGULDAK KOZLU’DA ÇEKİLDİ
Filmde Cansu Fırıncı’nın yanı sıra Güliz Gencoğlu, Metin Coşkun, Ülkü Hilal Çiftçi, Ümit Çırak rol alıyor. Filmin çekimleri de Zonguldak’ın Kozlu İlçesine bağlı İhsaniye Mahallesi’nde yapıldı. Oyuncu Cansu Fırıncı, filmin ana karakteri Semih’in 1980 sonrası dünyaya gelen ve Zonguldak’ın başka bir yüzüne, eskisiyle alakası kalmayan bir yüzüne doğan, hayalleri futbolcu olmak olan bir karakter olduğunu söylüyor. “Futbolcu olmak emekçi sınıflardan gelenler için en hızlı yırtma mesleğidir” diyen Fırıncı, 1980 sonrası gençlerin hayallerinin futbolcu olmak olduğunu hatırlatıyor. Cansu Fırıncı canlandırdığı Semih karakterinin hayalinin bu olmasına karşın, bir nedenden yolunun madene düştüğünü, madenci olduğunu anlatıyor.
“EMEKÇİLERİ GÖRMEK İÇİN KIYMETLİ BİR FİLM”
Bartınlı olduğunu ve köylerinin Zonguldak’a sadece 20 dakika mesafede olduğunu belirten Cansu Fırıncı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Dedem Zonguldak’ta madene başlayıp, Almanya’ya ilk giden işçi kuşağından. Benim için çok özel bir yerde duran bir film. Filmin sosyolojik okumaları çok kıymetle. 1980 öncesi ile sonrasını kıyaslamak isteyenler için çok kıymetli. Emekçilerin günlük yaşamları neydi, 1980’den sonra neye dönüştü görmek için çok kıymetli bir film”. Oyuncu Cansu Fırıncı, filmin başlı başına bir maden filmi olmadığını, ama “maden havzasında yaşayan insanların hayatıyla ilgili resmettiği tablonun izlenmeye değer olduğunu” vurguluyor.
“İŞÇİLER CANLARI PAHASINA ÇALIŞIYOR”
“Batı Karadeniz göç alan bir bölgeydi, sonradan göç veren bir bölgeye dönüştü” diyen Cansu Fırıncı, “kaçak maden” diye bir şey olmadığını, bu madenlerin insanların arazilerinin içinde olduğunu söylüyor. Bu madenlerin ruhsatsız olduğunu aktaran Cansu Fırıncı, şöyle devam ediyor: “İnsanlar canları pahasına ruhsatsız madenlerde çalışıyorlar. Eskiden işçilerin bu şartlarda madene inmeleri mümkün değildi. Büyük bir örgütsüzlük ve yoksulluğun dayattığı çaresizlik var. Mecburiyetin içinde insanlar bu şartlarda çalışıyorlar. Devletin işletmelerinde çalışanların da pandemi döneminde maruz kaldıklarını gördük. Maden şöyle bir yerdir, alttaki havzada soğan kesin üstteki havzada kokuyu herkes alır. Biri gripse hepsi grip.”
“KALSAYDIM, SEMİH’İN KADERİNİ YAŞAYACAKTIM”
“Üniversiteye gitmemiş olsaydım Semih’in kaderini yaşayacaktım” diyen Cansu Fırıncı, gençlerin önünde fazla seçenek olmadığını, bireysel seçenekler bulunduğunu ekliyor: “Hasbelkader orada kalsaydım, sanatı seçmemiş olsaydım, yapmak istemediği bir işi yapan, banka borçları için çırpınan biri olacaktım. Başka bir seçenek yok çünkü şu an.”