Lodos deyip geçmeyin: Bizans da, Osmanlı da mahkeme kurmazmış!
Lodos deyip geçmeyin, Prof. Dr. Miktat Kadıoğlu’nun dediği gibi “Lodos öyle böyle değil, önemli bir konudur.” Öyle ki, Bizans’ta hakimler, Osmanlı’da kadılar lodosun sersemletici etkisi, ruh haline vurduğu darbeler yüzünden lodoslu günlerde karar vermezmiş. Güneybatıdan esen lodos genellikle havayı ısıtıp, ılıman bir etki yaratsa da “baş ağrısı” gibi yan etkileri vardır. Kimi zaman çatıları uçaracak, bacaları tıkayacak güçte eser. Lodosun sadece romatizma ya da baş ağrılarını azdırmadığı, insaların ruh hali üzerinde de etkili olduğuna inanılır. Osmanlı’da kadıların ruh hallerindeki olumsuzluk kararlarına etki etmesin diye dâvaları ertelediği söylenir. “Lodos balığı” deyimi de kaynağını bu özel rüzgarın “sersemletici” etkisinden alır.
“LODOSUN GÖZÜ YAŞLI OLUR”
Eskiler “Lodosun gözü yaşlı olur” derler, çünkü lodos dindiğinde şiddetli gök gürlemeleri ve yıldırım düşmeleri görülür, yağmur yağmaya başlar. Uykusuzluk ve mide rahatsızlıkları da genelde lodosa bağlanır.
BACALARA DİKKAT!
Lodos ile ilgili bu efsane ve sözleri bir kenara bırakırsak, soba ve şofben zehirlenmelerinin hala etkili olabildiğini unutmamak gerekir. Soba yakanlar azaldıkça risk azalsa da, hem şofbenli hem de sobalı evlerde dikkatli olunması istenir. Lodosun bacadan geri ittiği karbonmonoksit gazı yüzünden zehirlenme ve ölüm olaylarına sıklıkla rastlanır.
“LODOS ÖNEMLİ BİR KONUDUR”
Meteoroloji ve Afet Yönetimi uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, geçmiş yıllarda sosyal medya hesabında bu anlatılara dikkat çekmiş; “Eskiden sadece lodoslu havada çalışan bir hırsız çetesi vardı. Sersemlettiğini herkes bilir. Lodoslu günlerde Bizans’ta mahkeme kurulmaz, Osmanlı’da ise kadılar karar vermezmiş. Lodos öyle böyle değil, çok önemli bir konudur…” demişti.
KADIKÖY’DE LODOS KOKUSU
Mithat Cemal Kuntay lodosla ilgili olarak “Fenerbahçe Burnu’nun rüzgarlı olması Kadıköylüleri yelkene, Kurbağalıdere ağzının korunaklı suları küreğe, Moda’nın sakin suları yüzücülüğe yönlendirmiş ama en önemlisi Kadıköy’ün lodosu yelkencisini de kürekçisini de önce iyi bir denizci olmak zorunda bırakmıştır” demiş, Nazım Hikmet ise lodosun kokusunu şöyle ifade etmiştir: “Nice denizler gördüm, nice deniz kıyılarında dolaştım, ama bizim Kadıköy’ün lodos kokusunu hiçbir yerde koklayamadım.”