Tiyatro Tulûat: Geçmişin anlatı gücüyle, bugünün estetiğini harmanlıyoruz

Isparta’da 3 yıl önce kurulan Tiyatro Tulûat, geleneksel tiyatro öğelerinden yararlanarak çağdaş bir tiyatro çizgisi oluşturuyor. Doğaçlama oyunlarında da, Batı tiyatrosunun klasiklerini sergilerken de bu tutumu sürdürüyor, yeni bir dil oluşturmayı hedefliyorlar. Kurucusu Sezer Aslan’la Tiyatro Tulûat’ı ve Isparta’da tiyatro yapmayı konuştuk.

MUSTAFA KARA
Sezer Arslan

Öncelikle isimden başlayalım. “Tulûat”, doğaçlama demek ama geleneksel tiyatromuzda fazlasını ifade ediyor. Isparta’da bir tiyatro olarak neden bu ismi tercih ettiniz?

Tulûat, Osmanlı döneminden gelen, doğaçlamaya dayalı bir tiyatro anlayışını ifade ediyor. Biz de köklerimizden beslenen ama bugünün seyircisine hitap eden bir tiyatro anlayışı benimsediğimiz için bu ismi seçtik. Doğaçlama, hem sahnedeki oyunlarımızda hem de sanatsal bakış açımızda temel bir yer tutuyor. Aynı zamanda Tulûat, doğan, yükselen anlamlarına da gelir. Bizim için de hem doğaçlamayı hem de yeni bir tiyatro anlayışının doğuşunu simgeliyor.

Bu ismin tiyatro anlayışınızdaki yeri ve anlamını açar mısınız?

Tulûat, sadece bir oyun tekniği değil, aynı zamanda seyirciyle kurduğumuz ilişkinin de bir yansıması. Seyircinin sadece izleyici değil, oyunun bir parçası olduğu bir sahne anlayışını benimsiyoruz. Geleneksel tulûat tiyatrosunun doğaçlama ruhunu modern dramaturjiyle harmanlayarak bugünün tiyatro izleyicisine yeni bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.

 

Gelenekselin içindeki doğallık ve samimiyet, Batı tiyatrosunun detaycı yapısıyla birleştiğinde çok güçlü bir anlatı dili ortaya çıkıyor. “Geçmişten geleceğe köprüler kurmak” derken kastettiğimiz şey, seyircinin aşina olduğu bir tiyatro dilinden yola çıkarak onu yeni ve farklı bir deneyime taşımak.”

Geleneksel ile modernin harmanı… Geleneksel orta oyunu ile batılı tiyatro türlerini birleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu fikir, Türk tiyatrosunun özüne dönme ama aynı zamanda onu geleceğe taşıma arzusuyla ortaya çıktı. Geleneksel tiyatromuzun doğrudan seyirciyle kurduğu iletişim, ritmi ve mizah anlayışı benzersizdir. Batılı dramaturji ise yapısal olarak daha detaylı ve katmanlıdır. Biz de geleneksel ile moderni birleştirerek, geçmişin anlatı gücünü bugünün estetik anlayışıyla harmanlamaya çalışıyoruz.

Peki ağırlığı hangi tarafa veriyorsunuz? Batı tiyatrosunu mu gelenekselleştiriyorsunuz, geleneksel tiyatroyu mu Batılılaştırıyorsunuz? Bambaşka bir şey mi yapıyorsunuz?

Açıkçası, ikisini de tamamen dönüştürmek yerine, ikisinin ortak noktalarını keşfetmeye çalışıyoruz. Gelenekselin içindeki doğallık ve samimiyet, Batı tiyatrosunun detaycı yapısıyla birleştiğinde çok güçlü bir anlatı dili ortaya çıkıyor. “Geçmişten geleceğe köprüler kurmak” derken kastettiğimiz şey, seyircinin tanıdığı, aşina olduğu bir tiyatro dilinden yola çıkarak onu yeni ve farklı bir deneyime taşımak.

Bu geleneksel vurgularla, devrimci bir tiyatro yazarı olarak bilinen Nobel Ödüllü Harold Pinter nasıl buluşuyor? Rus edebiyatını Palto’sundan çıkaran Gogol burayla nasıl bir araya geliyor?

Harold Pinter’ın suskunlukla, gerilimle ve alt metinle kurduğu tiyatro dili, aslında geleneksel Türk tiyatrosunun mizahi ironisiyle buluştuğunda ortaya çok ilginç bir kontrast çıkıyor. Geleneksel tiyatromuz açık, seyirciyle direkt bir ilişki kurar; Pinter ise gizler, ipuçları bırakır. Biz bu iki yaklaşımı iç içe geçirerek, seyirciyi hem düşündüren hem de içine çeken bir sahne dili oluşturuyoruz. Gogol ise toplumsal eleştiriyi güçlü bir ironiyle veren bir yazar. Bizim tiyatro anlayışımızda da bu ironi ve eleştirel bakış açısı çok önemli bir yer tutuyor.

Programınızda “Perde” adlı doğaçlama tiyatro gösterisi dikkat çekiyor. Bu tür gösterileri hazırlarken izlediğiniz yöntem nedir?

“Perde”, tamamen doğaçlama üzerine kurulu bir gösteri. Burada hem geleneksel tulûat tiyatrosunun doğaçlama ruhundan hem de modern improvizasyon tekniklerinden besleniyoruz. Oyuncuların spontane yaratıcılığını ön plana çıkaran, seyircinin de dahil olduğu bir süreç yönetiyoruz. Provalar sırasında belirli yapısal alıştırmalar yapıyoruz ama asıl oyun anlık gelişiyor ve her seferinde farklı bir deneyim sunuyor.

Anadolu şehirlerinde tiyatro açlığı var. Burada tiyatro yapmak, seyirciyle daha samimi bir ilişki kurmamıza olanak tanıyor. Dezavantaj olarak ise tiyatronun sürdürülebilirliği açısından zorluklar var; ekonomik ve kültürel olarak bazı engellerle karşılaşıyoruz.”

Isparta’da bir özel tiyatro kurma fikri nasıl doğdu? Isparta gibi büyükşehirlerden uzak bir bölgede tiyatro yapmanın avantajları ve zorlukları nelerdir?

Isparta’da tiyatro kurma fikri, buradaki sanatsal potansiyeli keşfetme arzusuyla doğdu. Büyükşehirlerde tiyatro belli bir doygunluğa ulaşmış durumda, ama Anadolu şehirlerinde tiyatro açlığı var. Burada tiyatro yapmak, seyirciyle daha samimi bir ilişki kurmamıza olanak tanıyor. Dezavantaj olarak ise tiyatronun sürdürülebilirliği açısından zorluklar var; ekonomik ve kültürel olarak bazı engellerle karşılaşıyoruz. Ancak bu zorluklar bizi daha yaratıcı çözümler üretmeye itiyor.

Isparta seyircisini nasıl tanımlarsınız? Tiyatroya nasıl yaklaşıyor, beklentileri neler, geçen 3 yılda nasıl deneyimler yaşadınız?

Isparta seyircisi, özellikle doğaçlama tiyatroya ve geleneksel motiflere çok açık. Seyirciyle kurduğumuz ilişki çok sıcak, samimi. İlk başlarda tiyatroya mesafeli olan bir kitle vardı ama zamanla gösterdiğimiz oyunlarla ve yaptığımız etkinliklerle bu mesafe kapandı. Seyircinin beklentisi, hikayeye dahil olabilmek ve oyunun bir parçası haline gelmek.

Ayrıca Bakınız

Çocuk ve yetişkin oyunları arasında nasıl bir fark var? Bu iki farklı hedef kitleye yönelik çalışma süreçleriniz nasıl farklılaşıyor?

Çocuk oyunları daha çok interaktif ve eğitici bir yapıdayken, yetişkin oyunları daha derinlikli ve eleştirel bir yapıya sahip. Çocuklarla çalışırken onların hayal gücüne alan açmak gerekiyor, yetişkin oyunlarında ise hikaye anlatımına daha fazla önem veriyoruz.

Tulûat Sahne’de verdiğiniz çocuk ve yetişkin grubu eğitimlerinden bahsedebilir misiniz? Bu eğitimlerin, Isparta’da tiyatro kültürüne nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?

Eğitimlerimiz, hem çocukların hem de yetişkinlerin yaratıcı ifade becerilerini geliştirmeye yönelik. Bu süreçte birçok katılımcı sahneyle tanışıyor ve tiyatro kültürüne dair bir farkındalık kazanıyor. Isparta’da tiyatroya olan ilgiyi artırmada büyük bir rol oynadığımızı düşünüyorum.

Sanırım burada “çocukların sahnede olduğu oyunlar” başlığına gelmemiz lazım. Bu çalışma nasıl bir yerden besleniyor?

Çocuklarla yaptığımız oyunlar, onların hayal dünyasını sahneye taşıma üzerine kurulu. Onların dünyasını, yetişkinlerin dünyasına değil; yetişkinleri, çocukların dünyasına davet eden bir anlayışımız var.

Son olarak ne eklemek istersiniz?

Tiyatro Tulûat olarak, gelenekten beslenen ama geleceğe bakan bir tiyatro dili oluşturma yolunda ilerliyoruz. Seyirciyle iç içe, samimi ve yaşayan bir tiyatro yapma amacımız var. Umarım bu yolculuk daha da büyüyerek devam eder.


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik