Şuan Okunan
Viva Zapata: Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmek yeğdir!

Viva Zapata: Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmek yeğdir!

Elia Kazan’ı pek sevmeyiz, orası malum. Filmleri nedeniyle değil, antikomünist McCarthy’nin başlattığı cadı avında, arkadaşlarını ispiyonladığından elbette. Belki de günah çıkarmak için, “ispiyon sonrası” dönemde önemli filmlere imza attığını da belirtmek lazım. İşte böyle bir filmden söz ediyoruz. “Viva Zapata”.

“Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmek yeğdir” diyen Meksikalı Devrimci Emiliano Zapata Salazar’ın gerçek yaşam öyküsünü ve 1910 Meksika Devrimi’ni anlatır “Viva Zapata”.
Zapata, toprak için başlayan bir yoksul köylü ayaklanmasının lideriydi. “Dizlerinin üstünde yaşamaktansa ölmek yeğdir” dedi ve topraklar halka dağıtılana kadar da silahını bırakmadı. Başarılı olan ilk isyanın ardından hükümet edenlere de karşı çıktı. Yoksul halkın taleplerine kulak tıkayan yönetimi tanımadı ve bir kez daha isyan etti. 10 Nisan 1919’da Albay Jesus Guajardo tarafından öldürüldü. Zapata’nın birkaç cümlelik hikayesi bu. Ama elbette, filmde çok daha fazlasını izleyeceksiniz. Senaryosunu John Steinbeck’in yaptığı 1952 yapımı “Viva Zapata”, Marlon Brando, Jean Peters, Anthony Quinn gibi büyük aktörleri de buluşturuyor.

Filmde birbirinin devamı iki sahneye ayrıca dikkat çekmek lazım. İlki, ezik köylüler olarak gittikleri Devlet Başkanı’nın huzurunda Zapata’nın itirazıdır. Diktatör adını sorar Zapata’ya ve not eder. Aradan yıllar geçer, ayaklanmalar, isyanlar derken, Zapata kazanmıştır artık. Kardeşinin zulmettiği köylüler huzuruna gelir ve şikayetlerini anlatırlar. Zapata, tıpkı yıllar önceki diktatör gibi, “itiraz eden” köylünün adını sorar. Ve not etmek üzereyken… Değişimi fark eder. Değişen koşullar değil, kendisidir. Ve yeniden yollara düşer. İşte Zapata’yı; Zapata yapan budur; “Viva” dedirten budur.

Yeri gelmişken Ekşi Sözlük’te “cnbce” nickli yazar Nisan ayındaki İstanbul Film Festivali’ndeki gösteriminden bir anektod aktarmış; valla biz onun yalancısıyız. Film gösterimi başlamış, ortalara gelinmiştir. Zapata iktidarı ele geçirmiş, başkanlık makamına oturmuş. Bir gün bir grup topraksız ve yoksul köylü Zapata’nın önüne gelir. İçlerinden biri ile Zapata tartışmaya başlar. Zapata ukalalık yapar ve köylüyü susturmaya çalışır. Bu esnada köylü elini kaldırarak “ONE MINUTE” der. (filmin orijinali ingilizcedir) ve o an atlas sinemasındaki herkes kopar. Tarihin cilvesi işte…

Ayrıca Bakınız

Neyse, filmin DVD’sinin tanıtım metnine de değinmeden geçmeyelim. “Viva Zapata”nın türü için şöyle yazmışlar: “Biyografik dram, tarihi western”… Şu Amerikalılar gerçekten ilginç adamlar. “Biyografik dram”mış; “sensin dram” diyesi geliyor insanın. Hele “tarihi western” tanımı evlere şenlik. “Biyografik tarihi western” diyeni de var. Meksika’da yaşanmış gerçek bir halk isyanına “western” demek, en hafif tabirle “beyinsel dram” olsa gerek. Zaten aynı zihniyet, 1952’de vizyona girdiğinde filmi “Efsane olmuş bir haydut!…Meksika’nın beyaz atlı kaplanının kükreyen öyküsü” diye tanıtmış. Neyse, biz Zapata’nın o unutulmaz repliğini hatırla-yalım: “Güçlü bir halk, lidere ihtiyaç duymaz. Varlığını devam ettirmek için kahramanlara ihtiyaç duyan bir rejim ya da düzen er veya geç yok olacaktır”. Eee, boşa dememişler: Viva Zapata!


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik