Şuan Okunan
İnziva: Kimliğin ve vicdanın infazı

İnziva: Kimliğin ve vicdanın infazı

Birbirimize dönmüşüz. Şimdi… Şimdi… Sen benim düşmanım değilsin. Ben kendimin düşmanıyım.

Ben… Ben seni bu halde öldüremem. Sen bizdensin.

– O zaman ben kendimi öldürüp düşmanı yok etmeliyim.

– Hayır buna izin veremem… Hayır! Sen bizden birini öldüremezsin.

MUSTAFA KARA

Berat Beyoğlu’nun yazıp yönettiği İnziva, savaşın en çıplak ve trajik yüzleşmesini yıkılmak üzere olan daracık bir mağarının derinliklerine taşıyor. Psikolojik gerilimi yüksek, katmanlı bir oyun var sahnede. İki düşman askerinin fiziki ve zihinsel hapis hayatını mağara metaforu ile anlatan bu tek perdelik oyunda, sahne tasarımındaki tercih ise bir boks ringi. Bu seçim, iki düşmanın sadece mekansal olarak sıkışmışlığını değil, aynı zamanda zorunlu yüzleşmelerinin ve çatışmalarının alanını vurguluyor. Bu yüzleşme sadece bir çatışmayı değil, bir iç hesaplaşmayı da içeriyor. Hatta daha çok bunu içeriyor; insanın kendi benliğiyle, vicdanıyla ve hayatın anlamıyla olan savaşını…

Işık açıldığında bir ön oyun karşılıyor izleyiciyi ve bir mağaranın derinliklerinde, bir boks ringini simgeleyen bir dekorun içinde boyunlarından birer vahşi hayvan gibi bağlanmış iki asker görüyoruz. Silahları yok; birinde kırıntı halinde yiyecek, diğerinde birkaç damla su var. Nefreti görüyoruz önce, vahşi haykırışlar, iplerinin boyu yetse birbirini boğazlayacak iki erkek. En temel ihtiyaçlarını dahi aşağılık pazarlıkların konusu yapan iki vahşi, düşmanlığın ideolojik, ırksal ya da bir başka nedenin ötesine geçtiğini, insanın en vahşi haliyle sürdüğünü gösteriyor.

İNZİVA NEDİR, NERESİDİR?

İnziva nedir, neresidir biraz muğlak. Daha doğrusu çok katmanlı. Hem çatışmanın mekanı, hem çatışmanın hedefi, hem de çatışmanın sonucu… İlk önce İnziva denilen bir bölgeden söz eder askerler ve “aşağısı”, “yukarısı” gibi tanımlarla ona dair pozisyonlarını belirtirler. Uğruna savaşılan, ele geçirilmek istenen bir yerdir İnziva. Kutsal, mistik bir duygu da verir. “Tanrıların dünyadaki otağı”dır, “varlığın anlamı”dır, “ataların yaratıldığı yerdir” ve hatta “hesap günü toplanılacak mabet”tir, kutsaldır. Ve nihayetinde de çatışmanın bir sonucu olarak hapsoldukları/hapsedildikleri mağara bizzat İnziva‘nın kendisine dönüşür. Kabir gibi “azap” çekilen, “araf” gibi beklenilen ve önünde sonunda insanın hesaba çekildiği bir içsel süreçtir inziva!

Berat Beyoğlu, bu çok katmanlı metaforu oyunun adı olarak belirlerken, dünyayı anlamanın bir yolu olarak dünyevi olandan çekilmeyi ve onunla hesaplaşmayı izleyiçinin önüne koyuyor. Üstelik bu bireysel bir tercih de değil, bizzat koşulların dayatması. Gönüllü ve ruhani bir el ayak çekme değil, bir mahkumiyettir bu oyundaki İnziva. Karakterler üniformalarından, gündelik hayatın sloganvari söylemlerinden soyunur ve en ilkel, en insan halleriyle karşımıza çıkar. Tam da o noktada kendilerini keşfetmeye yaklaşırlar.

KİMLİK KAYBI VE DEĞİŞİM

Oyunda önce bağlı halde uzaktan itiş kakışlar, sonra bağsız ilk olağan iletişim çabaları derken, ilk kırılma noktası, ikinci büyük sarsıntıdan sonra başlar. İki asker yer değiştirmiştir, yaralarına kadar. Kimlikleri de birbirine girer, hatıralar bile karışır. Birinin “Şimdi… Şimdi… Sen benim düşmanım değilsin. Ben kendimin düşmanıyım” repliğiyle, diğerinin “Ben… Ben seni bu halde öldüremem. Sen bizdensin” sözleri aynı sonuca işaret eder. İç hesaplaşma başlar, kaybolan kimlikler arasında yeni ve ortak bir kimlik inşa olmaya başlar.

Oyun ilerledikçe sadece kimlikler değil, zaman ve gerçeklik algısı da bulanıklaşırken, karakterlerin geçmişten getirilen hikâyeler birbirine geçerek asıl kimliklerine dair izleri belirginleştirir. Ne ulus, ne din, ne ideoloji; insan olarak taşıdıkları büyük yükleri gözler izleyici bu kez.

Oyunun başındaki düşmanlık, nefret erimiş, dışarıdaki dünyanın anlamsızlığı, uğruna ölüme gönderildikleri değerlerin “bir soluk temiz hava”, “bir yudum temiz su” ya da gün ışığı, Ay ışığı kadar anlamı olmadığı gerçeği yüzlerine çarpar. Oyunun başında iple bağlı oldukları için birbirine saldıramayan iki asker, şimdi engelsiz birbirine dokunurlar. Üstelik kavga etmek için değil, birbirlerini ve kendilerine affetmek için. İki asker nefreti ve dünyevi olanları geride bırakıp tekleşirken, “dış dünya”nın bu birleşmeye verdiği yanıt sert olur.

Oyunun yazarı, yönetmeni ve oyuncusu Berat Beyoğlu da, ona sahnede eşlik eden Yusuf M. Çitil de, bu temposu yüksek ve gerilimi yoğun oyunun üstesinden başarıyla geliyor. Hacer Duran’ın minimalist ama işlevsel sahne tasarımı, mağara metaforu ile boks ringini birleştirerek çatışmaya uygun bir zemin sunuyor. Zabit Erol’un ışık tasarımında karanlık iyi kullanılan bir unsur olarak öne çıkıyor; gürültüler de öyle. Mağara hissini, yıkımın ruhunu ve savaşın kaosunu bu sınırlı sahne olanakları içinde vermek kolay değil çünkü. İzleyici ile birlikte girilen karanlık anlar sadece yıkım ve değişim ve yıkım hissi vermekle kalmıyor, izleyicinin de sürecin bir parçası olduğu hissini güçlendiriyor. Allame’nin müzikleri de sahnenin güçlü bir tamamlayıcısı.

Lavean Sanat’ın 6 sezondur izleyici ile buluşturduğu İnziva, hepimiz için derin bir sorgulama zemini sunmaya aday. 10 Ocak’ta Şişli’deki İBB Kültür Habitat Sahne’de, 17 Ocak’ta Alan Kadıköy Meydan Sahne’de izleyebilirsiniz.

“İnziva”

Yazan-Yöneten: Berat Beyoğlu

Ayrıca Bakınız

Dramaturg: Duygu Aydın

Yönetmen Yardımcıları: Batuhan Yiğit Atagül, Mehmet Canip

Dekor ve Kostüm Tasarımı: Hacer Duran

Işık Tasarımı: Zabit Erol

Müzik: Allame

Oyuncular: Berat Beyoğlu, Yusuf Mahmut Çitil

Tek Perde, 60 dakika

Lavean Sanat


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik