Oyun yazarı Devrim Pınar Gürbüzoğlu, “Tiyatro Camiasına Açık Mektup” başlıklı bir açıklama yaparak, kendisi ve çağdaşı olan oyun yazarları adına ödenekli ve ödeneksiz tiyatroların yerli yazarlarını yok saymasına tepki gösterdi. Sözlerine “… hatta hepimizi korkunç bir umutsuzluğa sürüklediği karanlık bir gecede yazıyorum” diye başlayan Gürbüzoğlu, “karanlık” tanımını rastgele seçmediğini, gerçek anlamda “çaresiz, umutsuz ve yorgun” olduklarını vurguladı. Alandan kimsenin yerli oyun yazarı sorununa dair somut adımlar atmadığına dikkat çeken Gürbüzoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok net bir örnekle: Devlet Tiyatroları’nın, belediyelere bağlı şehir tiyatrolarının ve özel tiyatroların sahnedeki oyunlarının yüzde sekseni ve belki daha fazlası yabancı yazarların oyunlarından oluşuyor. Bu tablonunu yarattığı çaresizliği, konuştuğum meslektaşlarımın öfkesini, yaşadığımız umutsuzluğu bu mektupla anlatmama imkan yok. Emin olun, çoğumuz ihanete uğramış hissediyoruz.”
“MADDİ-MANEVİ TÜKENMİŞ DURUMDAYIM”
Devrim Pınar Gürbüzoğlu, kendi yolculuğunu da anlattığı açıklamasında, 15 yıllık oyun yazarlığı kariyeri boyunca aldıı eğitimleri, yazdığı makaleleri ve ödülleri sıraladı ve “Hepsinden önemlisi 15 yılnı tüm gücüyle tiyatroya adamış, tırnaklarıyla kazıya kazıya bu kariyeri inşa etmiş bir oyun yazarı olarak maddi-manevi tükenmiş durumdayım. Hatta derin bir depresyonun tam ortasında duruyorum. Çünkü bahsettiğim bunca emeğe ve başarıya rağmen, her seferinde kariyerime başladığım sıfır noktasında buluyorum kendimi.” sözleriyle içinde bulunduğu ruh halini paylaştı.
OYUN YAZARI SAYISI AZALIYOR
Gürbüzoğlu, gelinen noktada çok net bir şekilde Türkiye’deki oyun yazarı sayısının azaldığını vurgulayarak, söyle devam etti: “Yakın bir gelecekte de tiyatromuzun muhteşem bir yazar krizi yaşayacağına eminim. Nedeni basit; kimse, değer görmediği bir alana emek ve zaman harcamak istemiyor. Benim gibi mücadeleden ağır yaralı çıkanlar ise kırgın, öfkeli ve bitik durumda. İşte bu nedenle Devlet Tiyatroları başta olmak üzere tüm şehir tiyatrolarını, özel tiyatroları, kurumlardaki dramaturgları, yönetmenleri, müdürleri, sanat yönetmenlerini, oyuncuları bu korkunç durumu çözmeye, yerli oyun yazarları konusunda düşünmeye çağırıyorum. Lütfen artık sesimizi duyun…”