Bir Şehnaz Oyun: Bu oyunlar biter mi?

YAVUZ ARKIN

Turgut Özakman tarafından 1984 yılında yazılan ve aynı yıl Enka Holding tarafından düzenlenen oyun yazma yarışmasında ikincilik ödülünü kazanan Bir Şehnaz Oyun, ilk kez aynı yılın güz aylarında, Ergin Orbey yönetiminde Ankara Sanat Tiyatrosunca; bir sonraki sezon ise Engin Gürmen yönetiminde İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarınca Üsküdar Şehir Tiyatrosunda sahnelenmişti.

İki perde ve çok sayıda kısa sahneden oluşan ve Özakman’ın en çok sahnelenen oyunları arasında yer alan Bir Şehnaz Oyun bu defa İzmir’in genç tiyatro grubu Tiyatrolog tarafından Konak AKM’de sahneye çıktı. Yönetmenliğini Mustafa Çolak ve Çağrı Turnalı gerçekleştirdi. Yönetmenlerimiz aynı zamanda oyunun kalbi olan iki karakteri olan Baron Refik (Mustafa Çolak) ve Zaptiye Amiri Recep Efendi (Çağrı Tunalı) canlandırdı.

OYUNUN OYUNU

Bir operet sanatçısı olmakla övünen, Anlatıcı (Baron Refik) tarafından oyunun açılışını yaparız, Birinci Dünya Savaşının hemen öncesinde geçen oyunda İt Hurşit diye bilen Galata’daki meyhanesinde buluruz kendimizi. Oyunun dekoru vazifesini de görür bu meyhane. Hem bir çıkış noktası zamanla hem de olayların geçtiği sahnelerin ayrılmaz bir parçası halini alır. Kaybedenler kulübü gibidir buranın arka sokakları. Devlet elinden geldiğince asayişi(!) sağlar, erkekleri “temiz Osmanlı erkekleri” olarak anılır, kadınları ahlak ve iffet dışı hareketleri toplumun düzenini bozar. Dıştan bakan seyircinin ilk olarak gördüğü budur ama bir soğan kabuğunun soyulması gibi olaylar yavaş yavaş açılır. Görünür de olanlar ters yüz edilir ve yaşananlar soğanın kokusu gibi rahatsız bir hal almaya başlar. Erkeklerin dünyasını erklerin dünyasıyla izleriz. Devletin eliyle “Temiz Osmanlı erkeklerinin” namusunu korumakla görevli Zaptiye Amiri Recep Efendi’nin amansız “mücadelesi” oyunun olaylar dizisini meydana getirir.

Oyun büyüktür; İstanbul’un ahlak ve iffet dışı mekânlarının temizlenmeye çalışılırken yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’nin uluslararası ilişkileri, adaletsiz bir anlayışla yönetilen devletle erkek kültürü oyunda sürekli birbiriyle çatışma halindedir. Oyunun isminden de anlaşıldığı üzere oyunun merkezinde Şehnaz karakteri vardır. Şehnaz (Gülder Pınar), Madam Surpik’in (Hülya Düzarkış) işlettiği randevu evinde çalışan bir kadındır, erkek egemen dünyanın kalır sürekli olarak ama hiçbir zaman ezdirmez kendini. Kadın hakları konusunda bilinçli olmadan sokaktan çıkan bir çığlığın temsilcisidir Şehnaz. Turgut Özakman bizlere yakın zamanda ilan edilecek Cumhuriyetin kadın hakları konusunda ip uçlarını sunar, sahneler bir yanıyla komik bir yanıyla da oldukça serttir.

OTORİTENİN OYUNU

Oyunlar bunlarla bitmez; İstanbul erkekleri gibi devleti yönetenler de bir noktada buluşurlar; o da kendilerinde bazı şeyleri hak görmek. Başlarda namuslu gibi görünen ve olmaya çalışan bir devlet memuru görevinde yükselme uğruna ilkelerinden ödün verir. Üst makamlardan gelen emirlere uyma ile kendi ilkeleri arasında gidip gelen Recep Efendi’nin içine düştüğü komik durumlar; düştüğü çelişkiler oyunun temelini de oluşturur. Komik duruma düşen aynı zamanda devletin kendisidir. Oyun boyunca seyirci bu paradoksal durumla baş başa kalır. Özakman’ın Sarıpınar 1914 oyunundaki “evde evlad-ü ayal var” gerekçesi, Bir Şehnaz Oyun’da “devlete hizmet” gerekçesine dönüşmekte; yüceltilen, önemsenen bu gerekçe olaylar dizisindeki bütün ilkesizliğin temel nedenini oluşturmaktadır.

Oyun sık sık tarihe göndermede bulunur; Zaptiye Amiri Recep Efendi’nin iffet ve namus bekçiliği Alman zırhlıları Breslau ve Goeben’in Birinci Dünya Savaşından kaçıp İstanbul’a sığınması ile farklı bir boyut kazanmaya başlar. Devletin namus ve iffet kavramları bir anda değişiklik gösterir. Devletin çıkarı toplumsal hayatın bütün dinamiklerinden daha önemidir. Alman askerlerin gelişi ile kapanan bütün eğlence yerleri açılır. Hatta üzerine buralarda çalışan kadınlar için adabı muaşeret dersleri verilmeye başlanır, sokaklar temizlenir ve hayat yeniden normale(!) dönmeye olağan üstü bir şekilde başlar.

Tarihte bunu başka bir örneğini hatırlatır bize; ABD Donanmasına bağlı USS Missouri Zırhlısı’nın Nisan 1946’daki ziyaretinde İstanbul’da belediye büyük bir temizlik kampanyası başlatır. Beyoğlu’ndaki eğlence yerleri düzenlenir. Genelevlerin bulunduğu Abanoz Sokağı temizlenir, evler baştan aşağı badana edilir. Tekel’in özel olarak Amerikalılar için ürettiği “Missouri” sigaraları piyasaya sürülür, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü çeşitli spor karşılaşmaları için hazırlık yapar.

KADINLARIN VAR OLMA OYUNU

Olaylar dizisi içinde bir sorun olarak adlandırılan kadınlar ise -iddia edilenin aksine- erkeklere göre daha onurlu, daha omurgalı insanlardır. Mesleklerinin talihsiz yanlarını yaşamaktadır onlar. Öyle bir mesleğin var olmasının sebebi de o mesleğin ahlak dışı olarak tanımlanmasının sebebi de erkeklerdir.
Burada olayların merkezini iki kadın karakter olan Şehnaz ve Madam Surpik teşkil eder. Turgut Özakman burada Shakespeare oyunlarına benzer bir şekilde bir simetri ortaya koyar; kadınlar bir tarafta erkekler diğer taraftadır. Denge söz konusudur bir açıdan da cinsiyet üzerinden değil de duygular, tavırlar hatta mimikler üzerinden de oluşur. Şehnaz, Madam Surpik kadınları temsil ederken, Zaptiye Amiri Recep Efendi,
Müştak erkek tarafını temsil eder.

Oyunun bir sürprizi de “Tabelacı Kız” (Sevcan Sava) bulunmasıdır. Oyun boyunca hiç konuşmaz, taşıdığı tabelalarla her yeni sahnenin mekânını duyurur. Bir sahnede elindeki tabelayla, bir sahne işçisi olmaktan çıkıp bir oyun kişisine dönüşür.

Oyunun geçtiği tarih tam bir geçiş zamanlarıdır; bir devir kapanmış başka bir devrin açılmasına ramak kalmıştır. Eski devletin bir yanıyla arka planda bıraktığı kadın olgusu arada bir yerdedir, tanımı bile yapılmamıştır. Her ne kadar toplumun her kesimindeki kadınlar oyunda yer almasa da varoluş açısından bu olgu varlığını toplumun her kesiminde kendisini hissettirmektedir. Oyunda erkeğin kadına bakışının yanında kadının da kadına bakışı önemli bir yer teşkil etmektedir.

TEMİZ ERKEKLERİN OYUNU

“Temiz Osmanlı erkekleri” olarak erkeklerin hiçbiri de o devrin ifadesi ile temiz değillerdir. Meyhane işleten isminden de anlaşıldığı üzere karakterini belli eden İt Hurşit devletine bağlı saygın bir Osmanlı erkeğidir. Arka planda her türlü bilgiyi kendi çıkarı için Zaptiye Amiri Recep Efendi’ye ulaştırmaktan çekinmez, amacı kendi ufak iktidarını kaybetmemektir.

Recep Efendi erkek egemen otoritenin olduğu kadar erkeklerin de bir temsilcisini rolünü üstlenir. Devletin olduğu kadar kendi kafasının içinde de bir erkek modeli vardır. Bu model tek boyutlu bir anlayışa sahiptir, akıldan ziyade kendisine aktarılan erkek kavramının aynı şekilde devri iktidarını sağlamaktadır. Oyunun en komik karakteri olmasına rağmen en ciddi meseleler kendisinin etrafında gerçekleşmektedir. Sürekli yakınında tutuğu iki memurun da itaatkâr olması iktidarının asla yıkılmayacağı sanrısına sokmaktadır kendisini. İkisinin de güçlü karaktere sahip olmaması aslında ne kadar zayıf bir düzlemde bulunduğunun seyirciler açısından bir göstergesidir.

Oyunda çok fazla yer almasa da Cavidan (Çağdaş Sur) karakteri de önemli bir yer tutar. Çok fazla göze batmayan bir tavır takınır, konuşmaları bize onun bir Osmanlı beyefendisi olduğu izlenimini yansıtır. Müştak’ın en yakın arkadaşıdır, bir bakıma da gölge tarafıdır.

Ayrıca Bakınız

Erkeklerin ikinci önemli kişisi, Recep Efendi’den sonra Müştak’tır. İyi terbiye görmüş, genç bir örnek olarak sunulan bir İstanbul beyefendisidir. Bir erişkin olduğu kadar çocuksu tarafı da göze çarpar ve en şimdiye kadar bir kadın ile birlikte olmamıştır. Konuşması ve tavırları ile ne kadınlara yaranabilir ne de erkeklere. Bir yandan Cavidan’dan yardım isterken öte yandan İt Hurşit’ten kadınlara nasıl yaklaşacağının dersini alır. Bu yönüyle sorunlu bir karakterdir, bu açıdan olgunlaşmamış bir erkek gözüyle bakabiliriz. Her türlü baskıya boyun eğen de bir yapısı vardır, toplumun sindirilmiş erkek bakışını yansıtır.
Özakman, Bir Şehnaz Oyun’da çeşitli türlerin bir karışımını ortaya koyar. Oyun esasında bir müzikaldir ama operetten de orta oyunundan da izler taşır. Bu da oyun kişilerinin üzerinden aktarılır Recep Efendi “Babadan görme bir Osmanlı oyununda” bir operet sanatçısı olan Baron Refik (Anlatıcı) ise bir operete oynamak ister, bunu da sık sık dile getirir. Oyunun ilgi çekici taraflarından biri de farklı hayat anlayışlarının yanında farklı oyun anlayışlarının birbiri içine girmesidir. Mekânın İstanbul olmasının da bunda etkisi vardır çünkü bu şehir birçok farklı unsuru bünyesinde yaşatır.

Şehnaz isminin oyundaki özel bir anlamı da müzikalite açısından zenginlik katıyor. Şehnaz makamı hicaz ailesi makamlarında çok önemli bir yeri bulunuyor. Hem içerik bakımından hem de görsel olarak müzikler önemli bir yer tutar oyunda, buna oyununun müziklerini yapan Cem İdiz’in de etkisi var. İzlediğimiz oyunda piyanonun başında kendisinin olması ayrı bir güzellik olarak seyirciye sunuluyor. Bunun yanında dekor ve ışık da müziklere başarılı bir şekilde eşlik ediyor. Mekânın sürekli değişkenlik göstermesi oyunun temposunun düşmesini engelliyor.

Bir Şehnaz Oyun özü itibarıyla bir müzikal komedi olmasının yanında toplumsal bir mesaj verme kaygısı da taşıyor. Bazı eleştirmenlerce mizah yönünün mesajın önüne geçtiği konusu ağır bassa da oyun hem içerik olarak hem de oyuncuların seçimindeki titizlik sayesinde bunu da aşıyor. Seyirciyle aradaki duvarı yıkması oyunun klasik tiyatro olgusunu kırması açısından daha da izlenmeye değer kılıyor.

Oyunun sonundaki şarkıya atıfta bulunursak; bu oyunla asla bitmez!

 

* “Bir Şehnaz Oyun”u 9 Mart Pazar, 20 Nisan Pazar ve 4 Mayıs Pazar günleri saat 18.30’da Konak AKM’de izleyebilirsiniz.


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik