Determinizm Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Determinizm Kelimesi TDK Sözlük Anlamı Nedir?
Günlük hayatta insanlarla iletişim kurmak için kullanılan kelimelerin anlamları ve kökenleri genellikle bilinmiyor. Edebiyat severler, arama motorlarında ve Türk Dil Kurumu TDK sözlüğünde bu kelimenin anlamını öğrenmeye çalışıyor. Kelimelere ilgi duyanlar, Determinizm kelimesinin anlamını araştırıyor. Dizilerde, filmlerde ve kitaplarda farklı kelimelerle karşılaşanlar kelimelerin kökenini ve anlamını büyük bir merakla araştırıyor. Peki, Determinizm ne demek, ne anlama gelir ve kökeni nedir? İşte, Determinizm kelimesi TDK sözlük anlamı ve diğer bilgiler…
DETERMİNİZM NE DEMEK, NE ANLAMA GELİR? DETERMİNİZM KELİMESİ TDK ANLAMI
- Belirlenimcilik
Determinizm, belirlenircilik, gerekircilik veya belirlenimlilik evreninin işleyişinin, evrende gerçekleşen olayların çeşitli bilimsel yasalarla, örneğin fizik yasaları ile, belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu öne süren öğretidir. Yani öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Bu görüş başta ahlak felsefesi olmak üzere felsefenin çeşitli dallarının uğraş ve çalışma alanına bir görüştür. Ahlak felsefesindeki “İnsan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?” sorusunu yanıtlamaya çalışır.
Günlük hayatta aldığımız kararlar, düşüncelerimiz, eylemlerimiz, ahlaki tercihlerimiz belirlenmiş ve kesin kurallar içerisindedir. Özgür irade yanılsamadır. Bize özgü sandığımız hareketlerimiz sadece bilimsel yasaların işleyişidir. İnsanın iradesi nedenler zinciri ile gelişen bir durumdur ve bu durumda insanın etkisi yoktur. Sadece nedenler ve sonuçlar vardır. Bu sebepten nedensellik ilkesi determinizmin temel taşıdır. Evrende bir düzen vardır ve nedenler-sonuçlar bu düzen içerisinde işler. Bu düzen çözüldüğünde nedenler ve sonuçların açıklanıp daha sonra gelişecek olayların bilgisini elde etmek mümkün olacaktır. Spinoza’nın determinizm anlayışına göre ise aklın tamamen objektif oluşu mutlak determinizm olarak nitelendirilir. Determinizmin klasik açıklamasını 18. yüzyılda Pierre-Simon Laplace yapmıştır. Bu açıklamaya göre evrenin bugünkü durumu, evrenin önceki durumunun sonucu; sonraki durumunun ise nedenidir.
Determinizmin köklerini Thales’e kadar uzatmak mümkündür. Evrenin temel ilkesi olarak Thales ‘su’yu, Anaksimandros apeiron(sınırsız, sonsuz)’u, Anaksimenes (miletli) havayı, Herakleitos logos’u tüm oluşu düzenleyen unsur olarak alır. Empedokles’in “dört unsur”u (su, hava, toprak ve ateş), Demokritos’un atomu, Aristoteles’in ilk hareket ettirici ilkesi, Stoacıların evrensel logos’u birer belirleyici olarak düşünülür. Yeniçağ’da mekanikçi anlayış determinizmden beslenecektir. Çünkü mekanik ilişkilerin kesinliği evrendeki düzeni açıklamaktadır. Descartes Tanrı’yı ve tanrısal özelliklere sahip insanı özgür irade sahibi olarak tanımlarken maddenin ilahi bir yönlendirmeye uğradığı düşüncesine karşıdır. Spinoza Tanrı’yı sonsuz, tek, mükemmel, zorunlu, basit, hareketsiz, ölümsüz ve bağımsız olarak tanımlar ve panteist bir anlayışı benimser. Bunun yanı sıra mutlak determinizm kavramıyla evrenin kesin bir düzeni olduğunu savunur. Spinoza’ya göre her eylemimiz bu düzenin kesin ölçütleri etrafında şekillenir dolayısıyla özgürlük olgusundan bahsedilemeyeceğini öne sürer. Claude Bernard ise : Şunu deneysel bir delil olarak benimsememek gerekir: Kaba cisimlerde olduğu gibi canlı varlıklarda da her olgunun varoluş şartları mutlak bir biçimde belirlenmiştir. Bir başka deyişle bir olgunun şartları bir defa bilindi ve yerine getirildi mi, bu olgu deneycinin isteğine göre her zaman ve zorunlu olarak gerçekleşebilecektir demiştir. Bu açıklama mekanikçi mantığın determinizm ile ilişkisini belirtmiştir.
1820’li yıllarda “determinizm” kavramı bir makinenin çalışmasını tanımlarken Simeon Poisson ve Laplace bu kavramı “makine gibi çalışan evren” modeli için önerdiler. Bu görüş “Evrenin parçası olan insan da kurallar içinde işler, insanın özgür iradesi yoktur” önermesini doğurdu. 19. yüzyılda pozitivist felsefenin etkileri artmaya başladı. Bu etkiler soyut ve somut kavramların, düşünce ile bilimin çatışmasına sebep oldu. Bu yüzyılın sonunda Bergson, Boutroux, De Broglie, Heisenberg, Max Planck, Von Neumann, F. Perrîn gibi filozoflar ve bilim adamları determinizmi eleştirmeye ve indeterminizm hakkında görüşlerini öne sürerek anlayışların değişmesine sebep oldular. Bu zamanlarda gelişen kuantum mekaniği, determinizm anlayışını; determinist olduğu düşünülen fizik yasalarının indeterminist olduğu düşünülen yanları açığa çıkardı.
DETERMİNİZMİN DALLARI
Determinizm kararların sebeplerinin incelenmesi için farklı dallara ayrılmıştır:
Mekanik determinizm: insanın kararları kendi dışındaki nedenlerin sonucudur.
Ekonomik determinizm: ekonomik etkenler insanın kararlarında belirleyicidir.
Toplumsal(Oto) determinizm: insanın iradesi yaşadığı toplum değişkenleri(eğitim, ekonomi, sağlık, mal varlığı) ile belirlenir.
Tarihsel determinizm: insanın kararlarının belirlenmesinde tarihi olaylar etkilidir.
Deneysel determinizm: deney ile elde edilen veriler tekrar bağımsız olarak sabit sonuçlara sahiptir. Pozitif bilimlerin açıklanmasında etkili olan determinizmdir. Bu anlayışa göre mucize gibi olaylar yoktur. Bilimlerin kuralları sabittir ve bu da belirli durumları ortaya çıkarır.
Psikolojik kanıt: İnsan karar verirken dış uyarıcıların etkisindedir. Duygular bilinçaltının yansımasıdır. Bu nedenle insan özgür hissetse bile özgür değildir.
Sosyolojik kanıt: İnsan toplum içindeki diğer bireylerin davranışlarından etkilenebilir ve etkilenen insan özgür değildir.