Galata Kulesi’nden bakmadıysan, İstanbul’u görmüş sayılmazsın
Tarihsel Galata bölgesinin tepe noktası, Galata surlarının üst sınırıdır Galata Kulesi. İlk 5. ya da 6. yüzyılda yapılsa da, asıl olarak 1348’de Cenevizliler tarafından inşa edilir. 70 metre yükseliğinde, 10 metre çapında, silindir şeklindedir Galata Kulesi. Romalılar, Bizanslılar, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlıların farklı amaçlarla kullandığı, dönemine göre yangın kulesi de, rasathane de olabilen bir kuledir. Cenevizliler tepesine kocaman bir haç yerleştirdiğinden İsa Kulesi demiştir adına.
1509’daki depremde büyük zarar gören Kule, Kanuni Sultan Süleyman döneminde hapishane, 1500’lerin sonunda da Takiyüddin Efendi’nin rasathanesi oldu. “Meleklerin bacaklarına bakıyorlar” diye söylenti çıkınca rasathane de kapatıldı.18. yüzyılda yangın gözetleme kulesiydi, ama o dönem kulede yangın çıkması da ironi olarak tarihe not düşüldü.Sonra bir kaç kere daha yandı, 1875’te fırtınadan çatısı uçtu.
Bugün restoran ve seyir kulesi olarak ziyarete açık. Perşembe Pazarı’na tepeden bakmak, İstanbul’un farklı bir açıyla seyreylemek için ideal. Bir de uçmak için! Rivayet olunur ki, Hezârfen Ahmed Çelebi 1632’nin rüzgarlı bir gününde Galata Kulesi’nden kendi yaptığı kanatlarla kendini boşluğa bıraktı ve boğazı geçerek 3558 metre ötedeki Üsküdar Doğancılar’a indi.
Evliya Çelebi anlatır bu olayı bir tek: “İptida, Okmeydan’ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden temaşa ederken, Galata Kulesi’nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: ‘Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil,’ diye Gâzir’e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür). Orada merhum oldu.”
Kule olur da rivayetler, hatta efsaneler olmaz mı? Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçması da öyle bir rivayet mi, tarihi bi gerçek mi, işte orası muamma. Evliya Çelebi’yi doğru kabul edip, efsanelerden bahsedelim biraz. Bir dehliz efsanesi de Galata Kulesi’nden… Derler ki; Galata Kulesi’nin hemen yanında Fatih Sultan Mehmet döneminde yaptırılan mescitin minaresinden Galata Kulesi’ne giden bir geçit vardır ve tek kişinin sığabileceği bu geçit Karaköy Meydanı’na kadar iner.
Romalılardan kalan bir efsaneye göre ise, Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıkan çiftler mutlaka evlenirlermiş. İçlerinden biri daha önce bir başkasıyla kuleye çıktıysa, tılsım bozulurmuş. Galata Kulesi ile Kız Kulesi’nin aşkı zaten dillere destan. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizelerindeki gibi:
“İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kızkulesinin aklı olsa
Galata kulesine varır
Bir sürü çocukları olur.”
Galata Kulesi’nden baktığında bütün İstanbul ayaklarının altındadır.
Zaten derler ki; “Galata Kulesi’nden bakmadıysan, İstanbul’u görmüş sayılmazsın.”