“Yaşasın Hayat” oyunuyla yıllar önce ünlü ressam Frida Kahlo’yu oyunlaştıran Ateş Tiyatrosu, bu kez yeni bir kadın oyunuyla geliyor. Dünya devrim tarihinin en önemli politik figürlerinden biri olan Rosa Luxemburg topluluk tarafından sahneye taşınıyor. Rosa Luxemburg’un çocukluğu, gençliği, aşkları, arkadaşlıkları, mektupları ve siyasal mücadele sürecinin anlatıldığı “Ben Rosa Luxemburg” adlı tek kişilik oyun prömiyerini 25 Kasım Cuma günü saat 20.30’da Caddebostan Kültür Merkezi Küçük Salon’da yapacak. “Ben Rosa Luxemburg”u yazıp yöneten Jülide Kural oyuncu olarak da sahnede Rosa Luxemburg’a hayat veriyor.
“Ben Rosa Luxemburg” oyununun ışık ve ses operatörlüğünü Murat Nuray, görüntü operatörlüğünü Ozan Özcan yapıyor. Dekor uygulama Anıl Özgür’e, kostüm uygulama Selçuk Sezer’e ait. Oyunun fotoğraflarını Mahmut Yıldırım çekerken, afiş tasarımını Oğuz Rize yaptı. Afişteki fotoğraf ise Özcan Yaman’a ait. Oyunun dış seslerinde ise Ragıp Yavuz, Uğur Ünal, Musab Ekici, Yağmur Altay, Gözde Kısa, Caner Taş ve Sinem Bayraktar yer alıyor.
KASIM VE ARALIKTA YOĞUN PROGRAM
“Ben Rosa Luxemburg” oyunu 25 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapacağı prömiyerin ardından Kasım ve Aralık aylarını dolu dolu geçirecek. 26 Kasım ve 23 Aralık’ta Baba Sahne’de, 12 Aralık’ta Cevahir’de, 13 Aralık’ta Moda Sahnesi’nde, 24 Aralık’ta Fişekhane’de ve 28 Aralık Kartal Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde oyunu izlemek mümkün.
ROSA LUXEMBURG’UN HAYATI
5 Mart 1871 Polonya’da dünyaya gelen Rosa Luxemburg; henüz küçük bir çocukken geçirdiği kaza sonucu kısa kalmış bacağıyla hayata bir engelli olarak ayrıksı bir yerden merhaba demiştir. Her zaman meraklı bir genç olarak eşit bir dünya kurma hayali onu daha 15 yaşındayken siyasetin içine çekmiştir. Öyle ki üniversite eğitimi için Zürih’e ancak illegal yollardan gitmek zorunda kalmıştır. Üniversitede felsefe, hukuk, siyaset bilimi ve ekonomi okumuştur. O dönem dünyanın çok az ülkesinde kadınların üniversiteye gitme hakkının olduğu düşünülürse, beş dil bilen Rosa ekonomi doktorasını da yaparak bir kez daha ayrıksılığını göstermiştir.
Tam da bu dönemde 15 yıl sürecek büyük bir aşkın gelgitlerinde salınırken; zekası, entellektüel birikimi, tutkusu ve olağanüstü hitabet gücü ile Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde aktif bir siyasetçi olarak mücadelesini sürdürmüştür. Son derece eril bir alan politik arenada bir kadın olarak bir kez daha kuralları yıkarken, bir yanı doğanın şiirselliği içinde kalmayı özlemiştir hep. Yazmıştır hiç durmadan, kitaplar ve mektuplar mektuplar mektuplar… Defalarca girdiği hapishaneyi mektuplarıyla bir çiçek bahçesine dönüştürmeyi başaran Rosa Luxemburg, anti militarist, savaş ve emperyalizm karşıtı tutumu, işçi sınıfına olan sonsuz inancı ile yaşamı boyunca eşit bir dünya kurma mücadelesinin Kızıl Rosa’sı olarak 48 yaşında katledildiğinde son sözleri şu olmuştur: “Vardım, varım, var olacağım!”