Şuan Okunan
Karadeniz’in özgün renklerinden, kadim halklarından biri: Hemşinliler

Karadeniz’in özgün renklerinden, kadim halklarından biri: Hemşinliler

Sık anlatılan bir hikayedir; hani Ermenistan’dan turistlerin yolu Hemşin’e düşmüş. Ermenice konuştuklarını duyan Hemşinli bir amca atılmış; “Siz neden bizim dili konuşuyorsunuz?” “Amca biz Ermenice konuşuyoruz”denince de; “Vay be; elin Ermenisi bile bizim dili öğrenmiş. Ne büyük kültürümüz, ne büyük dilimiz var” diye övüne övüne gitmiş yoluna…

Türkiye’de sayıları 200 bine yaklaşan Hemşinlilerin hikayesi biraz da böyle bir hikaye. Sadece Hemşin’de yaşayanları değil, bir halkı tanımlar Hemşinliler sözü. Kestirmeden söyleyelim; Ermeni kökenli bir halkı. Hemşin ilçesi dışında Türkiye’nin farklı şehirlerinde, Rusya, Gürcistan, Ermenistan gibi ülkelerde yaşarlar. Çoğunluğu Müslümandır ve Ermenilerden bu yönleriyle ayrılırlar. Hemşin adının kökeni Prens Hamam’dan geldiği söylenir; onun kurduğu başkent Hamameşen, zaman içinde Hemşin adını alır. Milattan Sonra 8. yüzyılda bölgede prenslik kuran Hemşinlilerin, Ararat ve Ani kentlerinden bölgeye geldiği düşünülür.

Bugün Doğu Hemşinliler Hopa ve Borçka ilçelerinde; Batı Hemşinliler ise Hemşin ve Çamlıhemşin ile Fındıklı, Çayeli, Pazar, Ardeşen ve İkizdere’nin yüksek kesimlerinde yaşar. Doğu Hemşinliler “Hemşotsi” dedikleri Batı Ermenicesi konuşurlar; Batı Hemşinlilerin ise anadilleri Türkçeye dönüşmüş Ermenilerdir.

Osmanlı’nın bölgedeki hakimiyeti 15. yüzyıldan itibaren başlasa da, diğer Doğu Karadeniz halkları gibi Hemşinlilerin Müslüman oluşu da 18. yüzyılı bulur. Bu dönemde Hıristiyan kalmayı seçen Hemşinliler, Ordu, Trabzon, Giresun gibi şehirlere yerleştirilir. 1915’ten sonra ise bu toprakları terk edip, Rusya’ya göç ederler. Bugün Kuzey Hemşinlileri denilen Hıristiyan halk 1915’te göç edenlerdir. Anadilleri Hemşince olan bu halk, Ortodokstur.

Bugün Rusya topraklarında yaşayan Hıristiyan Hemşinliler bugün kendilerini daha çok geldikleri kentler ile tarif ediyor. Samsun’dan gidenler Caniktsi, Ordu’dan gidenler Ordutsi, Hemşin’den gidenler Hamşentsi diyorlar. Bu tanımı kullanırken de, kendilerini örneğin Sivaslı ya da Yozgatlı bir Ermeni’den farklı görmüyorlar. Hemşinli kavramını daha çok bir yer adı olarak düşünseler de, kültürel alışveriş giderek Hemşin Ermeniliğini bir kimlik olarak görünür ve anlaşılır kılıyor.

Hemşinlilerin, Müslüman kimliği edinmeleri “kimlik meselesi”nin çetrefilleşmesinin kaynağı. Osmanlı’nın milletler sisteminin dine dayalı oluşu, yüzyıllar boyu pek çok karmaşanın da kaynağı. Karaman Türklerini Ortodokslar diye Rum sayan Osmanlı; elbette Müslümanlaşmış Ermenileri de “ümmet”ten sayarak bir anlamda Türkleştiriyordu. Cumhuriyet dönemi “tek millet” politikası da Türklük algısını güçlendirdi. Ermeni ulus kimliği ile Ermeni Apostolik Kilisesi’nin tarihsel olarak iç içe geçmişliği de bunu pekiştiren bir tarihsel gerçek. Bugün ister Türkçe konuşsun, ister Ermenice konuşsun Hemşinlilerin kimlik sorununun da bir çırpıda çözülmesini beklemek çok zor.

Türkiye’deki Hemşinliler, Müslümanlaştırılmış olsalar da, geçmişten gelen inanç sistemlerini özgün biçimde korumaya da çabalamışlar. Tarihçiler, Müslüman olan Hemşinlilerin bile geçen yüzyıla kadar Hemşinlilerin çocuklarını vaftiz ettiklerini yazıyor. Dini yönü kalmasa da, İsa’nın suretinin değişimini simgeleyen Vartavar Festivali otlaklarda hala kutlanıyor. Geçen yüzyıla kadar Karadeniz’in Müslümanlaşmış diğer halkları gibi “Hangi millettensiniz?” sorusuna, “İslam’ım” diye yanıt vermeyi yeğliyorlardı.

Hemşinlilerin, Hıristiyanlık öncesi inançlarının bazılarının Ermeni Apostolik Kilisesi formları ile birleşip sürdüğünü söylemek mümkün. Özellikle kutsal sayılan “su” ile ilgili inançlar ve ritüeller eski zamanlara dayanıyor. Vartavar ile İsa Mesih’in Suret Değiştirmesi ve İzzet Yortusu birleştirilerek kutlayan Hemşinliler, bu kutlamaya Su Panayırı da diyorlar. Su şakaları yapılan bu geleneksel ritüelin kökeninin taa Nuh Tufanı’na kadar uzandığı söyleniyor. Vartavar Şenlikleri bir dönem Hıristiyanlık ile birleşmiş; ancak Müslümanlık sonrası dini kimlikten tamamen soyutlanarak varlığını sürdürmüş. Sadece Doğu Hemşinlileri değil; anadili Türkçe’ye dönüşmüş olan Batı Hemşinlileri de, Vartavar ve Hodoç gibi Ermeni şenliklerini bugün de sürdürüyorlar.

Hemşinlilerin geleneksel inançları arasında duaların da ayrı bir yeri var. Tek tanrılı dinlerin dualarından farklı eski zaman dualarına Hemşinli kültürü içinde rastlanıyor. Pagan dinleri gibi doğaya atfedilen duaların iyileştirici olduğuna inanılıyor. Örneğin uykusuzluk ve iştah sorunları yaşayan birinin bu derdi “korku”ya bağlanarak, Hemşince “korku duası” okunuyor. Duayı okuyan okuduğu kişiye yaklaşırken yazmayı topluyor ve sonra yazmayı kişinin göğsünün dört köşesine değdiriyor. Dua bitince de yazmayı yere atıp, bir kez daha duayı okuyor.

Hemşin kültüründe hem korku duasının farklı örneklerine, hem de Pagan felsefesini çağrıştıran çok farklı dualara rastlamak mümkün. Hıristiyanlık ve Müslümanlık gibi tek tanrılı dinlerde yer alamayacak nitelikteki bu duaların kökleri kadim zamanlara uzanıyor. Şimdi yaşadıkları bölgeye göç ile gelen ve geldiklerinde Hıristiyan olan Hemşinlilerin kadim geçmişinden bugüne ulaşabilen az sayıdaki izler bunlar. Aynı zamanda, Hemşinlilerin Ermeni halkıyla bağlarının iddiaların aksine Hıristiyanlıktan çok çok önceye uzandığının kanıtları…

Ermeni ulus kimliği unutulsa bile, Ermenice dili yaşadığından, Hemşinliler Ermeni kökenli olup Müslüman olan tek halk özelliği taşıyor. Bugün anadili Ermenice olan Hemşinlilerin çoğunun bile kendisini Türk olarak tanımladığını, Ermeni kökenli denmesinden rahatsız olduğunu belirtmek gerekir. Elbette, “Biz Ermeni değiliz” cümlesini Ermenice kurmaları da ayrı bir ironisi olsa gerek. Yine de, Doğu Hemşin’de anadili Türkçe olan Hemşinliler bile eski kültürün izlerini taşır, örneğin kendinden olmayan Rizelileri “Horumi” olarak niteler. Ve asla ve asla ilçeleri Rize’ye bağlı olsa bile “Rizeliyiz” demezler. Komşu halk Lazlar da Hemşinlilere “Armeni” diyorlar.

Hemşinliler geleneksel olarak yaylacılığa dayalı hayvancılıkla uğraşırlar, ama Osmanlı dönemi Çarlık Rusyası’na gidep pastacılık, fırıncılık öğrenenlerin sayısı da az değildir. Öyle ki; bugün Türkiye’nin pek çok bölgesinde Hemşinli fırıncı ve pastacıya rastlamak işten bile değildir.

Ayrıca Bakınız

Çamlıhemşin, Karadeniz’in en yüksek noktası Kaçkar Dağı eteklerinde olduğundan yaylacılık yaygın gelenek. Yüzyıllar boyu hayvancılığın bir gereği olarak yapılan yaylacılık, son dönemlerde aynı zamanda turistik bir içerik de kazandı. Hemşin ile Çamlıhemşin ilçelerinin yaylaları da birbirine karıştığından bir ortaklaşma da söz konusu. Doğu Karadeniz’in hemen tüm kültürlerinde küçük farklılıklarla yer alan Karalahana’nın Hemşinlilerde de özel bir yeri var. İçyağı ile pişirilen ve mısır unu ile koyulaştırılan Karalahana yemeğinin Hemşinlilerdeki adı Abur. Bu yemek öylesine yaygın ki; köyün dışına çıkmamış, başka kültürlürle tanışmamışları “Aburla mı büyüdün?” diye iğneliyor Hemşinliler.

Hemşin müziği Karadeniz müziğine benzer; ancak ulusal enstrümanları Tulum ve özgünlükleri ile ayrı bir ezgi taşır. Hemşince ilk albüm “Vova” adıyla yakın zamanda yayınlanmış, grubun çıkış sözü ise oldukça anlamlı: “Kimank ta hozaik”, yani “Duyuyor musunuz buradayız?” Hemşinli müzisyen Gökhan Birben’in de Hemşin müziğinin geniş kitlelere ulaşmasında rol aldığını eklemek gerekir. Doğu Hemşinli yönetmen Özcan Alper’in ödüllü filmi Sonbahar da yöreye ve Hemşin kültürüne dair önemli izler içerir.

Hemşinliler tarihlerinde ilk kez Hemşince bir dergi de çıkarıyorlar. GOR dergisi, yok olma riski altındaki Hemşinceyi gelecek kuşaklara aktarabilme açısından büyük önem taşıyor. Türkçe anlamı “İmece” olan dergide, Hemşin kültürünün geleneksel sözlü eserlerine de yer veriliyor. Derginin yanı sıra Hemşince ile ilgili kültürel, sanatsal faaliyetler de son yıllarda artış eğiliminde. Hemşinlilerin kadim tarihlerine ve köklü kültürlerine yeniden ilgi duymaya başlamasında son yıllarda Hıristiyan Hemşinliler ile kurulan bağların da etkisi var.

Ermenistan, Sohum, Soçi, Krasnodar, hatta Moskova’dan Hemşinliler gelip bağlar kuruyor; buralardan da oralara gidip kültürel alışveriş sağlanıyor. Hemşince müzik yapan Vova müzik grubunun 2008 yılında Erivan’da verdiği konser ilk temaslardan biriydi. Bu grup sonrasında Hıristiyan Hemşinlilerin çağrısıyla Moskova’da, Soçi’de ve pek çok kentte konserler verdi. Bu gibi temaslar giderek artıyor. Abhazya’dan Hemşin Halk Oyunları ekibi gelip gösteri yapıyor, yolu ayrılmış kadim kültür yeniden buluşuyor.

Osmanlı’nın son döneminde “Müslümanlaşmış Ermeniler” olarak raporlara giren; Rusya Federasyonu’nun yakın zamanda “ayrı bir halk” olarak tanımladığı Hemşinliler’in özlemi, bugün dilleriyle, kültürleriyle, kimlikleriyle barış içinde bir yaşam… Herkes gibi; bütün kadim halklar gibi…


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik