“Balyoz” adlı 1977 tarihli kısa film Yugoslav Yönetmen A. İliç’in imzasını taşır. Hikaye bir civciv fabrikasında doğan kara civcivin hikayesidir. Üzerinden binlerce civcivin geçtiği bir bant görürüz… Bandın iki yanında kadın işçiler “sağlam” civcivleri ayırırlar; “çürük”ler bant boyunca ölüme ilerler…
Gerisini Onat Kutlar’dan dinleyelim:
“Bozuk,sakat ve ölü civcivler bantta bırakılır ve az ileride yumurta kabuklarıyla karışık olarak bir büyük varile dökülürler. Bandın üzerinde sapsarı, birer küçük ışık yumağı gibi yavrular, yaşamak için titreyerek seçilmeyi beklerler. Birden bir kara civciv görünür aralarında. Sapasağlamdır ama “kurala uygun değil”. Acımasız bir el iterek bant üzerinde bırakır onu. Yürüyen bant, civcivi uçuruma götürmektedir. Geriye doğru hızla koşar civciv. Kurtulmak için. Eller yeniden iter onu. ‘Sen kuralları bozuyorsun. Git…’ Bu umutsuz çaba, küçük civciv yumurta kabukları ile birlikte varile düşünceye kadar sürer. Sonra üstüne, düzenli aralıklarla işleyen bir balyoz iner. Varilde çok yer kaplamasın diye. Filmin sonu umutsuz değil. Avluda, arabalara yüklenmek için bekletilen varillerden birinde kimsenin fark etmediği bir kıpırtı. Kara civciv, yumurta kabuklarının arasından başını çıkarır. Atlar varilden ve güneşe uzanan aydınlık bir yolda koşmaya başlar…”
Onat Kutlar, festival için geldiği İstanbul’da tanıştığı İliç’e kara civcivin bant üzerinde geri doğru koşmasını nasıl sağladığını sormuştur. Şu yanıtı alır: “Filmde göstermediğimiz kısa bir sürede, seçici kadınlardan biri onu sıcak avucunda bir an tutarak okşadı. Sonra onu bıraktığında, hatta eliyle ittiğinde, gene de koşup durdu bu dost sandığı sıcaklığa civciv. Küçükler ne kadar kolay aldanıyorlar”.