Mahal Art Galata 1. Tek Kişilik Oyun Festivali, 14-21 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek. Festival boyunca sahnelenecek tek kişilik oyunların yanı sıra, katılımcılar için çeşitli atölyele ve etkinliklerin de düzenleneceği festivalin programı şöyle:
BİRİSİ
Oyun Hakkında:
” Bu tuvalet edebiyatının yazarı işte tam karşınızda duruyor. Bu büyüklü küçüklü, şiirli düz yazı, irili ufaklı, çerli çöplü yazıların yazarı benim. Küçük elli, büyük yüz… Bu ardına bakmaksızın kaybolan kelimelerin, sizi en çok rahatladığınız bir anda göz hizasında yakalayan, aklınızdaki binbir düşünceyi bir anlığına felce uğratan, yalnız kaldığınızı düşündüğünüz bir mekânda lambadan dumanlanan cin misali karşınıza çıkan ve hayatın soğukluğunu yüzünüze yüzünüze çarpan bu cümlelerin yazarı benim.
Adım mı? Adım…”
Hiç tuvalet edebiyatı okudunuz mu?
Ya da bir tuvalet yazarıyla karşılaştınız mı?
Yazarlık müessesesi iftiharla sunar!
Oyunun Künyesi:
Yazan ve oynayan: Sertan Müsellim
Yönetmen: Yavuz Topoyan
Işık Tasarım: Serpil Coşkun
Işık-efekt: Nejat Yıldız
Dekor: Eksik Oluşum
Müzik: Ege Topoyan
Ses: Sena Taşdoğan
Afiş Tasarım: Gökçay Gökçe
Metin Danışmanı: Burak Acar, Ersin Karahaliloğlu
GELDİM GİTTİM BEN SENİ ÖLDÜM
Oyun Hakkında:
9okuz kendi kendisinin şamanı olarak denize girdi, yumurtaları çatlattı, geçmişin toprağını eşeledi, geçmişin karanlığına daldı, gökyüzüne çıkıp yıldızlarla hemhal oldu. İnsanı bulma ve anlama yolculuğunda sadece yola çıkmadı aynı zamanda dağa çıktı köklere indi.Hayvanlarıyla konuşup mitolojik kadın karakterlerin vücudu ve sesi oldu. Şaman geleneğinin öğretisiyle dansla ve müzikle Aşka ve Tufana geldi gitti. Dansla ve müzikle tekrar tekrar doğdu ve öldü.
9okuzun kendi yorumuyla mitolojik kadın karakterleri
Demeter / Kayıp
Venüs/ Yaşamın Kaynağı
İştar / İlk Aşk
Medusa / Kara Mizah
Artemis/Savaşçı
Hekate / Ölüm Cadısı
Tek bir vücutta buluşuyor…
HERMİT
Oyun Hakkında:
Kısmî Müzikli Komedi “Hermit: Sistemsizliğin Komedisi”
Hermit; bir öğretmenin varoluşunu sorgulama hikayesidir. Çocukluğundan beri idealize ettiği meslek, sistemin daha doğrusu ‘sistemsizliğin’ içinde değer kaybetmiş ve kahramanımızın hiç tasarlamadığı abuk bir şekle dönüşmüştür. O da yeterince oyunlaştıramadığı ve öğrencilerine ulaşamadığını düşündüğü öğretmenlikten vazgeçerek hayattaki bir diğer tutkusu olan tiyatroyla insanlara ulaşmayı hedeflemiştir. Derdini böyle anlatmayı deneyerek bu oyunu yazmıştır. Bu süreç içerisinde başından geçenleri mizahi bir dille anlatarak kendisinin de seyircinin de keyifli vakit geçirmesini hedeflediği bir sahne gösterisi hazırlanmıştır.
MANUKYAN
“MANUKYAN”; ÖLÜMÜNDEN TAM 20 YIL SONRA SAHNEDE MATİLD’LE YÜZLEŞİYOR
Türkiye Cumhuriyeti tarafından 6 kez vergi rekortmeni ilan edilmiş, ödüllü bir genelev patroniçesi olan Matild 1914 doğumlu, aristokrat Ermeni bir ailenin kızı, muhafazakâr, evli ve bir çocuk annesi… Fakat o, Türkiye’nin hatta Dünya’nın gelmiş geçmiş en önemli kadın pazarlayıcılarından…
Mesleği terzilik olan Matild, İstanbul’un en varlıklı mühendislerinden Avram Çilingir ile evlenir ve atölyesini kapatıp evinin hanımı olur. İkinci Dünya Savaşı yıllarında zor döneme giren ailesi için Matild, tekrar atölyesini açar, yüklü bir dikim siparişi alır, büyük bir hızla işi bitirir ve teslim etmek için siparişi veren kadının kapısını çalar ancak bir türlü parasını alamaz. Borçlu kadın bir gün ziyaretine gelir; çaresizlikten ödeme zorluğu içinde olduğunu, borcuna karşılık sahip olduğu evin yarı hissesini teklif eder. Kendisine çok ters olan bu ev işletmesini parasızlıktan kabul eden Matild bunun hayatını değiştireceğinin farkında değildir. Yeni işine böyle başlayan ve büyük bir hızla devleşen genelev patroniçemiz Matild artık namıdiğer Manukyan’ dır.
Manukyan’ın ölümüne bir saat kala; kendisiyle, kadınlarıyla, bütün yaşadıklarıyla, bıraktığı Matild’le ve en önemlisi Tanrı’yla yüzleşmesini izleyeceksiniz. Tek kişilik, tek perdelik “MANUKYAN” adlı oyunun proje tasarımında gazeteci Oğuzhan Toracı’nın imzası bulunurken, bu yüzleşmeyi Bahar Hacıbektaşoğlu kaleme alıyor ve oynuyor. Manukyan’ın ölümünden tam 20 yıl sonra Müşerref Karadoğan sahneye koyuyor. Manukyan’ın kariyeri boyunca oturduğu sandalye; genelevin yeni sahibi tarafından hediye edilerek, Manukyan’ın ruhunu yaşatmak için sahnedeki yerini aldı.
NAİF BEY ve YAVERİ
Oyun Hakkında:
Naif Bey kardeşi ile birlikte çekmecesinden ayağına, ayağından çekmecesine gidip gelen, kendi halinde bir çoraptır. Bir gün kardeşi çoraplıktan sıkılıp istifa eder. Eşya mahkemesi Naif Bey’in yalnız başına çoraplık yapamayacağına hüküm verir ve onu atık eşyalar arasına sürgün eder. Naif Bey başına gelen bu olayı kabul edemez ve ne olursa olsun kendine tekrar bir iş bulmak ister. Bir süre araştırınca, önünde zor ama oldukça keyifli bir seçenek olduğunun farkına varır. Kukla olmak.
Oyunun Künyesi:
Yazan, yöneten ve oynayan: Gökhan Yılmazer
Sanat danışmanı: Murat Eren Bakır
Dekor: Ümmügülsüm Yılmazer
Afiş tasarım: Selen Çelik Şeysane
ÖFKENİN YAKIN GEÇMİŞİ
Oyun Hakkında:
Öfke duygusu, modern zamanlarda birçok duygu gibi bastırılarak yönetilmeye çalışıldığı için, toplumuzda kendisini yıkıcılık sonucu ile de gösterebilmektedir.
Oyun, bastırılmış öfkenin nedenlerinden birisinin de yas yaşantısının insan ruhsallığındaki evrelerinin doğal bir parçası olan öfke duygusunun modernizimle birlikte, bir baş etme yöntemi olarak bastırılmasından doğan, bireysel ve toplumsal sorunsallara değinir. Yas yaşam döngüsünün, doğanın bir gerçeği olduğunu hatırlatır. Öfke duygusuyla yaratılan yıkıcılığın yerine bir dönüştürücü olarak yaratıcılığı koymayı önerirken bir çözüm yolu olarak doğayı, bilimi ve sanatı işaret eder.
Seyirciyi kendi içine bakmaya da davet eden oyun, Freud’ un psikanaliz alanı ile sürdürülmüş bir üretim sürecini konu alışıyla, bilim ve sanatın işbirliğine de bir örnek teşkil eder.
Oyunun Künyesi:
Yöneten: Emre Saka
Yazan ve Oynayan: Bihter Gülgeç Saka
Kukla Tasarım Uygulama: Sedef Kermen
Beden Kukla Tasarım Uygulama: Asude Kılıç
Kukla Kostüm Tasarım Uygulama: Sema Maviş
Oyuncu Kostüm Tasarım Uygulama: Funda Güder
Müzik :Fatih Gümüş, Hakan Ali Toker
Dış Ses: Gülnur Badakal
Afiş Tasarım: Leyla Özkan
Okuma Tiyatrosu: BOK’A GÜZELLEME
PANTOMİM ATÖLYESİ- GÖSTERİSİ: DÜŞLEM
Yaşar Nezih Eyüboğlu ile
17 Mayıs günü saat 17.00’de Pandomim Atölyesi
20:30’da Gösterisi ‘’Düşlem’’
Günlük yaşamdan, günlük üstü yaşama geçiş… Gerçek ile düşün birbirine karışması…
Neyi ne kadar yaşadıysam
Neyi ne kadar görüp özümsediysem…
Yaşım o kadar olmalıdır.
FESTİVAL PRORAMI
14 Mayıs 20.30 Birisi
15 Mayıs 17.00 Boka Güzelleme ‘‘Okuma Tiyatrosu’’
20.30 Geldim Gittim Ben Seni Öldüm
17 Mayıs Salı 17.00 Pantomim Atölyesi
20.30 Düşlem
18 Mayıs Çarşamba Manukyan
19 Mayıs Perşembe 15.00-18.00 Yazarlık Atölyesi
20.30 Hermit
20 Mayıs Cuma 15.00 -18.00 Yazarlık Atölyesi
20.30 Naif Bey ve Yaveri
21 Mayıs Cumartesi 15.00- 18.00 Yazarlık Atölyesi
20:30 Öfkenin Yakın Geçmişi