İçinde bulunduğumuz yüzyılın belki de en büyük sorunu olan düzensiz göçlerin sebep olduğu trajedi insanlığın önündeki en zor sınavlardan biri… Türkiye; savaş, çatışma ve şiddet yüzünden yerinden edilen milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yaparak bu sınavı vermeye devam ediyor.
Sertaç Yumun’ un “Kenara Yakın” adlı romanı, Türkiye’den Avrupa’ya göçün önemli geçiş noktalarından biri haline gelen Edirne’de yaşananları hikayenin arka planı olarak sunuyor. Kitabın bu yönüyle zamanımıza tanıklık ettiği söylenebilir.
Roman, ilk cinayetini işleyecek genç bir kiralık katilin gerilim dolu hikayesini anlatıyor. Her geçen gün çevresine ve dünyaya yabancılaşan günümüz insanının, “öteki” ne karşı duyduğu şüphe yüzünden yaşadığı tedirginlik, bu tedirginliğin onu sürüklediği yalnızlık ve endişe kitabın ana çıkış duygusunu oluşturuyor.
Cinayet ve Felsefi Meseleler
Kenara Yakın, Türkiye’nin Yunanistan sınırında sığınmacıların umutlarını sömüren kaçakçıları, bu uğurda işlenen cinayetleri, kanlı hesaplaşmaları konu edinen atmosferinde, bir kiralık katilin aşkı tanıdıktan sonra yaşadığı tereddütleri tüm duygusal ve psikolojik boyutlarıyla anlatmayı başarıyor.
Kitap, gerilim türünden beklenen sürükleyici anlatısı ve sürprizli finali yanında ana karakterin detaylı psikolojik tahlillerine, varoluş, ahlak gibi temel felsefi meselelere yer vererek, olay örgüsünün görünen yüzeyinin altında derinlikli bir başka okuma fırsatı sunduğunu da müjdeliyor.