Yüzüm Güzel Aslında: Sektör ışıklarının aydınlatamadığı gölgeler
“Kendimle barışık değilim ama kendimle barışık olmama durumuyla çok barışığım.”
MUSTAFA KARA
Oyuncular Sendikası’nın bir sosyal etki projesi olarak hayata geçirdiği “Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar”ın dört oyunundan biri “Yüzüm Güzel Aslında”. 13 Eylül’de İmalathane Sahne’de yaptığı prömiyerin ardından bir çok kez izleyiciyle buluştu, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığa dair sözünü söyledi. Oyuncu kadınların anlattığı deneyimler üzerine kurulu oyunun yazarı Eren Azak, rejisi Özlem Dilan Atakul’a ait. Sahnede ise “Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar” projesini tasarlayıp, hayata geçirenlerden İris Bilen var. Etkileşimli yapısıyla izleyiciye sert bir yüzleşme sunan tek kişilik oyun, sektörün kadın bedenine dair dayatmaları ve estetik baskılarının yanı sıra erkek egemen sektörün yarattığı önyargıların altını kalın çizgilerle çiziyor. Klişelerle biçimlenmiş bir algıya karşı, gölgede bırakılmış kadınların diliyle mücadele eden bir oyun bu. Bir direnç ve mücadele hikâyesi, yaşadığımız ve hatta kanıksadığımız günlere dair doğrudan bir tanıklık.
Oyunun “Gerçekten biz mi istiyoruz? Yoksa bizden beklenenleri içselleştirip kendi isteğimiz haline mi getiriyoruz?” sorusu etrafında girdiği sorgulama, anlatılanların bir sektörle, bir ülkeyle sınırlı olmadığını da gösteriyor. Oyuncu kadınların daha belirgin biçimde yaşadığı bu baskı düzeninin aslında farklı biçimlerde tüm kadınların ortak deneyimi olduğu anlatılıyor sahnede. İris Bilen de “Biz oyuncu kadınlar, içinde bulunduğumuz sektörün dayatmaları sebebiyle her gün bedenimiz üzerinden eleştiriliyoruz. Aslında sektör, dünyanın küçük bir prototipi gibi. Tüm kadınlar farklı biçimlerde bunu yaşıyor” diyerek yorumladıkları bu geniş çerçeveye işaret ediyor.
PROJENİN ADINA LAYIK BİR SEYİR
“Yüzüm Güzel Aslında”, bir tuhafiye dükkanına sıkışmamak için hayallerinin peşinden koşan bir kadın oyuncunun hem kendi bedeniyle hem de sektörün önüne çıkardığı görünmez duvarlarla verdiği zorlu mücadeleyi mizahi bir üslupla aktarıyor. Keskin önyargılar ve yazılı olmayan ayrımcı kurallarla dolu sektör, kadın bedenine yönelik “estetik” görünümlü beklentilerin bitmek bilmez bıktırıcılığını gözler önüne seriyor. Konu komşunun dedikodularından “yönetmenin yatağı” goygoylarına, sektörün kadını görünmez kılan yapısından kadının önüne dikilen duvarların yüksekliğine çok fazla unsur var oyunda. Her şeye rağmen oyunculuk yapmak için verilen amansız mücadeleler de elbette.
Eren Azak’ın proje kapsamında yapılan odak grup görüşmelerinin ardından kaleme aldığı metin, “kendisiyle barışık olmama durumuyla barışık olma hali”ni anlatırken, sektörün parlak ışıklarının aydınlatmadığı alanları aydınlatıyor, gölgeleri görünür kılıyor. Kadının önüne konulan duvarları ironik, çarpıcı ve hatta bazı anlarda sarsıcı bir etki oluşturacak biçimde sahneye taşıyan oyun, “Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar” projesinin adına layık bir seyir sunuyor.
Proje Koordinatörü olarak, projenin arkasındaki fikri yakından bilen ve oluşturan isimlerden biri olan İris Bilen, sahnede enerjisi ve inişli çıkışlı duyguları aktarma gücüyle dikkat çekiyor. İris Bilen’in neşeli performansı, sert ve sarsıcı bölümlere geçişteki ustalığı, canlandırdığı karakterin içsel çatışmalarını ve duygusal gitgellerini görünür kılıyor. İzleyiciyle doğrudan sohbet ettiği sahnelerin de hakkını veriyor İris Bilen, havayı gereceği zamanı da, kahkahalara boğacağı zamanı da iyi biliyor, bunlar arası geçişleri ustaca hallediyor.
SOSYAL ETKİ VE TİYATRONUN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ
“Yüzüm Güzel Aslında”nın bir projenin parçası olduğunu bilmek, bu bütünün diğer parçaları hakkında fikir sahibi olmak ayrı bir katman sunuyor. Kimbilir belki 4 oyunu peşpeşe izleyebileceğimiz bir organizasyon da yapılır bir gün. Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation’un Kültür Fonu desteğiyle yürütülen projenin en önemli özelliği “kadın hikâyeleri anlatmak”la sınırlı kalmayıp, bu hikâyeleri bizzat kadınların seçtiği temsiliyet biçimleri ve hikâye örgüleriyle yapıyor olması. Projenin ilk aşamasında yapılan görüşmelerin, oyunların orada anlatılanlar üzerinden kaleme alınması eşsiz bir deneyim.
Proje kapsamında HIV ile yaşayan kadınları anlatan “B eşittir B”, göçmen kadınlara dair “Kargo 99 B” ve DEHB tanısı almış kadınların hikâyelerinin anlatıldığı “Dördüncü Cemre” izleyici ile buluşuyor. Kadınların nesneleşmediği, anlatılan bir “tema” olmanın çok ötesine geçtiği bu oyunlar toplamı, klişe kadın karakterlere karşı keskin ve dönüştürücü bir bakış ortaya koyuyor. Biletle değil ücretsiz davetiyelerle izlenen ve oyunların öncesinde seyircilerin önyargılarını anlamayı amaçlayan anketler düzenlenen projede, oyunun nerelere dokunduğu, hangi algıları değiştirdiği de gözleniyor. Sosyal etki projesinin ince düşünülmüş bu yanı, hepimizin önüne tiyatro sanatının dönüştürücü gücüne dair somut veriler de koyacak.
“Yüzüm Güzel Aslında”
Yazar: Eren Azak
Yönetmen: Özlem Dilan Atakul
Süpervizör: Özlem Zeynep Dinsel
Işık Tasarımı: Mahmut Uğur
Reji Asistanı: Defne Güçsav
Oynayan: İris Bilen
50 dakika
* Oyuncular Sendikası tarafından Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Türkiye Mozaik Foundation desteğiyle yürütülen “Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar” projesi kapsamında sahnelenmektedir.
“Yüzüm Güzel Aslında”