Türkiye’nin kentli gençliğinin toplumsal ve kuşaklar arası çelişkilerini ele alan müziklerin eşlik ettiği “Angelus”, Berlin’e doğru yola çıkıyor. 11 Aralık’ta Ballhaus Prinzenallee Türkisch-Deutsches Theater Festival’de sahne alacak olan oyun, metanetli, kırılgan, cesur, ürkek, hem yaralı hem şifacı bir melek olan Angelus’un gözlerini geçmişe dikmişken, geleceğe doğru ilerlemesini anlatıyor.
“Angelus”, çıkış noktasını Walter Benjamin’in “Tarih Meleği” pasajından alan; metin, müzik ve dans/eylemin birlikte kullanıldığı bir fiziksel tiyatro eseri. Gözlerini geçmişin felaketlerine dikmiş halde geleceğe doğru ilerleyen, Anadolu taşrasından metropole göç etmiş ailelerin 3. kuşaklarının hikayesi. Miras aldığı feodal-ataerkil şiddetle ve travmalarla ne yapacaksın, bu yıkım yığınından bir iyileşme anlatısı çıkarabilecek misin soruları üstüne bedensel-imgesel bir meditasyon.
“Angelus” anlatıcı ve yazar olarak Zerrin Yanıkkaya’nın, koreograf, dansçı ve oyuncu olarak Bedirhan Dehmen’in ve müzik, ses, efekt tasarım olarak Ozan Baysal’ın imzasını taşıyor. Bu üçlü proje tasarıma da imzasını atıyor.