Gayb: Yüzleşme, umut, yeniden doğuş

Ahmet Saim’in yazdığı ve sahnede hayat verdiği Remzi Asaf, Balat’ın kimliğini taşıyan sokaklardan birindeki Erika’nın kapısında karşılıyor seyircileri: “Gözleme var. Yufka var. Bir şey isterseniz buradayım. Artık hep buradayım”.
MUSTAFA KARA
Kuşaktan kuşağa geçen bir gözleme sanatı ile önceki kuşaklara dair pek bilinmeyen bir sanat sevdası… Remzi Asaf’ın kırılganlığı ile hayatın sertliğinin çatıştığı anlara dair bir oyun “Gayb”. Konservatuvarda okumak istiyor, besteler yapıyor, sanata ve hayata tutunmaya çalışıyor, olmuyor. Aşklarını da karşılıksız yaşıyor Remzi Asaf. Sanat onun için sadece bir “yetenek” ya da “güzel olanı aramak” değil, bir hayata tutunma, kimliğini keşfetme yolculuğu. O öyle umuyor en azından.
Ahmet Saim’in yazdığı ve sahnede hayat verdiği Remzi Asaf, Balat’ın kimliğini taşıyan sokaklardan birindeki Erika’nın kapısında karşılıyor seyircileri: “Gözleme var. Yufka var. Bir şey isterseniz buradayım. Artık hep buradayım”. Erika Balat aslında bir kafe ama tiyatro sahnesi, gösteri mekanı olası da var. Şimdilik Gayb ile başlıyor bu serüven, sonrası Allah ne verdiyse…
TARİHİN YAPTIĞI SAHNE
Daracık bir koridordan bir tarafı tuğlalarla eğimli örülmüş tarihi bir duvar, öbür yanı doğallığında İtalyan sahne hissi veren yüksek bir bahçe. Seyircinin oturduğu kısım hepi topu 25-30 metrekare, sahne hissi veren yükselti de 10-12 metrekare civarı. Oyundan önce sohbet ederken “Sahneyi tarih yapmış gibi” diyor Ahmet Saim. Naylonla üstünü kaplayan ise onlar; zaten bahçeden çok iki ev arası boşluk gibi bir alan. Gözleme tezgahı da orada, art arda şarkılarını söylediği sahne de. Kırmızı bir elbise, koyu renk bir kaban, beyaz topuklu ayakkabı, postiş ve arada sahneyi turlayan kedi diğer unsurlar…
“Sus, bekle, bir şeylere tutun” diye geçen günlerden söz ediyor Ahmet Saim, sonra “bebek” metaforu ile anlattığı ikinci oyunu “Gayb”ı anlatıyor. Bir tiyatro oyunu olduğu kadar, bir albümün ilk işareti “Gayb”. 7 parçalık aynı adlı bir albümü de seyirciyle buluşturmak istiyor. Bu şarkıların 5’ini dinliyoruz oyunda. Şarkılar ile oyun içiçe, ikisi de aynı var olma, kendini keşfetme serüveninin parçaları. Bazen şarkılar oyunun önüne bile geçiyor. Oyunun müzik ve ses tasarımını Özge Arslan yapmış. Oyun gibi şarkılar da Remzi Asaf’ın kendini keşfetme yolculuğunun farklı katmanlarını açığa çıkarıyor. Çocukluk, hayal kırıklıkları, umutlar, çatışmalar, hesaplaşmalar, keşifler. Söz ile melodi farklı araçlarla aynı duygulara işaret ediyor.
ANNEDEN EL ALMAK
“Sevgiden, acıdan ve hayattan yoğrulmuş” gözlemelerden söz ediyor. İğne oyalı sarı yazması başında, bir başka yazma boynunda, “Toprak Ana Gözleme” yazan sarı önlüğü üzerinde tüm izleyicileri güler yüzüyle içeri buyur eden Remzi Asaf, yarım saate yakın süren ön oyun boyunca bezelerden gözlemeler yapıyor. Peynir yok, ıspanaklı ve patatesli. Kaşar gelirse kaşarlı patatesli. Siparişi veren izleyicilere paylaşmalarını tavsiye ediyor ve elden ele dolaşıyor gözlemeler. Ağızlar tatlanıyor. Bu an Remzi Asaf’ın maceralı ve trajik bir İstanbul yolculuğunun ardından döndüğü anaevindeyiz aslında. Travmatik bir olay sonucu yaşadığı yıkım onu yeniden Antalya’ya, annesinin gözleme dükkanına sürüklemiş çünkü. Onu her şart altında sevdiğini ve koruyacağını bildiği annesinin dizinin dibine dönmüş.
Ahmet Saim, oyundan önce sohbet ederken annesinin mesleği gözlemeciliğin anneannesinden miras olduğunu anlatıyor: “Ben de annemden el almış oldum Gayb ile. Bende de böyle oldu” diyor. Annesine el veren anneanne de fondaki sesle kendini hatırlatıyor. Gözleme metaforu geçmiş ile bugün arasında kurulan bir köprü, bir köklere dönüş gibi onun için. Hatta belki biraz barışmak. Sevgiyle barışmak. Bunun için hikayenin en başına dönüyor. Ön oyunda yaptığı gözleme yaparken hayatını anlatmaya ve oynamaya başlıyor Remzi Asaf. Şarkılarla bezeli bu hikaye, Remzi Asaf için bir yüzleşme, yaralarını sarma ve kendini bulma süreci…
“CESUR BİR YOLCULUK”
“Gayb, hayatın bilinmeyen köşelerine cesur bir yolculuk…” diyor Ahmet Saim, “Bu sadece bir tiyatro oyunu değil; yüzleşmenin, umudun ve yeniden doğuşun sahnedeki yankısı.” Erika Balat, “Gayb”ın doğduğu yer ve farklı bir atmosfer sunuyor, ancak “Gayb”ın yolculuğu burayla sınırlı değil. “Gayb”ı, 28 Ocak Salı günü Endless Art Taksim’de, 7 Şubat’ta Kadıköy Feyk Sahne’de, 12 Şubat’ta yeniden Erika Balat’ta izleyebilir ve eğer iyi bir çocuk olursanız annesinden el almış Remzi Asaf’ın elinden ıspanaklı gözleme bile yiyebilirsiniz.
“GAYB”
Müzikli Oyun, 70 dakika
Yazan – Yöneten – Oynayan: Ahmet Saim
Proje Danışmanları: Cemre Su Salur – Özge Arslan
Ses – Müzik Tasarım: Özge Arslan
Kostüm Tasarım: Meryem Çil
Oyun İçerik Görselleri: Abdullah Yıldırım
Afiş Tasarım: Mizgin Özel
Yapım Ortakları: Art Erika & Halil Fuat Tarakçı
Proje Sorumlusu: Aysel Şimşek