Katip Bartleby: “Hiçbir şey ciddi bir insanı pasif bir direniş kadar sinirlendirmez”
Cihangir Atölye Sahnesi’nin “Katip Bartleby” oyununda, Herman Melville’in öyküsünü Muhammet Uzuner yoğun bir çabanın ardından uyarlamış ve sahneye taşımış. Ana sözü, ana fikri “Yapmamayı tercih ederim” olan bir oyun. Öyle nahif olduğuna bakmayın, güçlü bir itiraz cümlesi bu. Gücü, karşı tarafı şaşkına çeviren sakinliğinde.
MUSTAFA KARA
Nicedir susmak, daha doğrusu suskunluk üzerine yazasım vardı, kafamda dolandı durdu. “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü” filminin son sahnesindeki “Söz dinlemeyenin hali budur” sözüyle mi girsem? Kuyucaklı Yusuf gibi “Ne biçim insanlarsınız siz?” diye de sorulmaz ki! “Sezuan’ın İyi İnsanı”ndaki o haykırış gibi “Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız! Haksızlık varsa bir yerde ayaklanmalı insan!” nasıl diyeyim? Yine en iyisi, belki de en ibretlik olanı Başkan Profiro Diaz’ın huzuruna çıkan Zapata’nın hikayesi. Herkes lafı eveleyip gevelerken dikine dikine konuştuğu için “adı bir kenara not edilen” Zapata’nın. Bilirsiniz, kendisi Başkan olduğunda aynı sahne yinelenir, tam itiraz eden köylünün adını not edecekken bir aydınlanma yaşar ve yeniden halkının arasına döner Zapata. Viva Zapata!
Arkalarda dur, göze batma, itiraz etme, sürüden ayrılma… Tıpkı sürü nasıl davranıyorsa öyle davranmaya meyilli insan davranışlarını ortaya çıkaran sosyal deneylerdeki gibi. Emin olduğun şeyi bile söylemekten kaçın ki, başına bir şey gelmesin.
Öyle ya, neler oluyor, neler yaşanıyor, hakim hava suskunluk. Sadece büyük büyük olayları, büyük büyük siyasi krizleri, hayatımızı zindana çeviren otoriteyi kastetmiyorum. İşte, okulda, sokakta, hayatın içinde. Tepkisini gösteremeyen, mimlenme ve tepki görme korkusuyla ses etmeyenlerin arasında yaşıyoruz epeydir. Rutinleşmiş göstermelik tepkiler zaten eski etkisini göstermiyor, o büyük büyük lafları dahi ciddiye almıyor kimse.
FARKLI BİR İTİRAZ: “YAPMAYI TERCİH ETMİYORUM”
Bu girizgah durduk yere iç dökmek için değil elbette. Cihangir Atölye Sahnesi’nin “Katip Bartleby” oyunu için. Herman Melville’in öyküsünü Yusuf Eradam çevirmiş, Muhammet Uzuner yoğun bir çabanın ardından uyarlamış ve sahneye taşımış. Ana sözü, ana fikri “Yapmamayı tercih ederim” olan bir oyun bu. Öyle nahif olduğuna bakmayın, güçlü bir itiraz cümlesi bu. Gücü, karşı tarafı şaşkına çeviren sakinliğinde.
Oyuncular Can Seçki, Dorukhan Kenger, Kerem Aktı, Osman Onur Can ve Yusuf Kısa bir röportajlarında karakterleri oluştururken zorlandıklarını söylüyorlar. Yönetmen Muhammet Uzuner de metni ilk okuduğunda sahneye aktarma konusunda aynı hisse kapılmış. Haklılar da, metin tiyatroya uygun olmadığı gibi karakterlerin yapısı da belirsiz. Haklarında çok da fazla şey bilemediğimiz karakterlere gündelik hayattan alışkınız neyse ki!
Katip Bartleby’nin etrafında döndüğü “Yapmayı tercih etmiyorum” itirazı için Yönetmen Muhammet Uzuner’in yorumu şöyle: “Öykünün en temel noktası bu. Çünkü ‘yapmam’ dese hikaye sistemin argümanları dahilinde ilerleyecekti. Bu hikayedeki Avukat, sistemi temsil ettiği için Bartleby ‘tercih etmiyorum’ diyerek Avukat’ın, sistemin kodlarını bozuyor.”
ZAYIF GÖRÜNEN GÜÇLÜ BİR DİRENİŞ
Meseleyi “dengesi bozulmuş” Avukat’ın ağzından dinliyoruz, yani hikayedeki patronun ağzından. Yeni bir durumla karşılaştığı için şaşıran, algısı dağılan ama karşılaştığı “şey”i anlamlandırmakta güçlük çektiği için ne bir değişim, ne bir karşı argüman geliştirebilen bir patron bu. Açıkçası izleyicide bıraktığı his de çok farklı değil. Biraz şaşkınlık, biraz gıpta ile izliyor bu “Yapmamayı tercih ediyorum” direnişini, ancak kendine dair bir değişim mesajı çıkarmıyor. Hatırlıyor sadece. Bir başka yolun mümkün olduğunu hatırlıyor o kadar.
Açıkçası pek de net ve başı sonu belli bir direniş değil bu. Güçlü, etkili ve oyunu bozacak nitelikte, ancak değişim talep eden ya da bir eylem içeren yönü yok. “Yapmıyorum” gibi kendinden emin söylenmiyor, daha da emin olmak üzere yumuşak bir tonda “Yapmayı tercih etmiyorum”. Karşısındakinin şaşkınlıkla geliştirdiği argümanlara yanıtı da aynı.
Doğal olarak yapması beklenen, herkesin zaten yapmakta olduğu işlere “Yapmayı tercih etmiyorum” deyince, kimsenin aklına “Sana kim tercih hakkı verdi ulan” demek bile gelmiyor. İkna edecek bir argüman bile çıkmıyor ortaya. Kendi iç tutarlılığı var Katip Bartleby’nin; “kendi işi olmayan” işlere itiraz ediyor, kendi işlerinde başarılı zaten. Öykünün yazıldığı yıllarda da bugün de “günlük işler”in önemli bölümünü emekçilere “kilitlenmiş” angaryalar oluşturuyor. “Ama herkes yapıyor!” Evet, herkes yapıyor. Sistem böyle kurulmuş çünkü.
Tam da bu yüzden zayıf görünen etkili bir direniş Katip Bartleby’ninki. Öyküyü okuyan, oyunu izleyen çoğu kişinin Gezi Direnişi dönemindeki Duran Adam eylemlerini hatırına getirmesi o yüzden. Eylemin yasak olduğu noktada eylemsizliği eyleme dönüştürme fikri…
KARİKATÜR KARAKTERLERİN SAHİCİLİĞİ
Katip Bartleby oyununda rejinin başardığı en önemli iş, tıpkı öykünün mesajında olduğu gibi, “yapay görüneni sahici”, “zayıf görüneni güçlü” kılabilmek, anlamsızlığa anlam katabilmek. Oyuncuların başarıyla canlandırdığı karakterler mesela. Katip Bartleby dışında kimsenin adını bilmiyoruz. Hadi Avukat karakteri patron, az çok hayal edebiliriz. Ya diğerleri? Hindi, Cımbız ve Zencefil. Adları bile yok. Günlük rutinleri belli ve bundan hiç rahatsız değiller. Küçücük gündemleri var ve biteviye bunları tekrar etmekten zerrece yüksünmüyorlar. Kalabalıklar, bu da normali belirleme gücü veriyor onlara. “Biz böyle yapıyoruz”lu cümlelerin, “Burada işler böyle yürüyor”lu çıkışların, “Her yerde böyle”li genellemelerin ana aktörleri onlar.
Oyuncuların yapıları net çizilmemiş karakterlere kattığı yorum oldukça başarılı. Hem kısıtlı bilgiler nedeniyle muğlak tipler var karşımızda, hem de detaylardan ve mimiklerden gelen güçlü anlatımlarla hepsini tanıyoruz. Daha bir iki saat önce birlikteydik biriyle, öbürüyle halı sahaya gidiyoruz, ötekiyle cumartesi akşamları meyhanedeyiz. Öyle sahici. Üstelik bunu Clownvari, karikatür karakterler ortaya çıkararak yapıyorlar. Katip Bartleby’nin abartılı sükuneti ile diğer karakterlerin karikatür hallerinin yarattığı zıtlık da anlatımı güçlendiriyor.
Rejinin ve oyuncuların başarısında ışığın ustaca kullanımı, dekordaki estetik yaratıcılıklar ve kostümlerin büyük etkisi var. Çalışma masalarının işlevsel tasarımı, oyunun ışığını tamamlayan yapıları ve dinamik kullanıma uygun olmaları oyunun mesajını güçlendiren etkiye sahip. Kostümlerin karakterlerin yorumuna uygun biçimde abartılı ve mizahi öğelerle biçimlenmesi de uyumlu bir etki yaratıyor. Işık tasarımı oyunu uyarlayan ve yöneten Muhammet Uzuner’e, dekor tasarımı Veli Kahraman’a, kostüm tasarımı Nihan Şen’e ait. Müzikler Berkay Özideş, dramaturji Oya Yağcı imzasını taşıyor.
KİM BU KATİP BARTLEBY’LER?
Katip Bartleby avukat ofisine gelmeden önce “Sahipsiz Mektuplar Dairesi”nde çalışmış ve bu sanki çoğu tuhaflığını açıklıyor. Neden ayrıksı olduğunu bu tuhaf yere bağlayabilir ve kendi “normal” hayatlarımıza dönebiliriz kolayca. Zaten patronu olan avukat hikayeyi anlatmaya başlarken “Elimde böyle bir bilgi var. Ben Bartleby’yi anlayamadım. Size anlatayım belki siz tanırsınız.” diyor. Keşke daha fazla Bartleby tanısaydık. Hindi, Cımbız ve Zencefil’ler o kadar çok ki, avukat gibi o kadar çok patron, yönetici var ki, o kalabalıkta var olan Katip Bartleby’leri de seçemiyoruz. Onlar kendini sık sık gösteriyor oysa. Çoğunlukla gizli bir yalnızlık içindeler ama görünürler.
Wall Street ya da Maslak, New York ya da İstanbul fark etmez. Bağcılar ya da Kadıköy de fark etmez. Eğer günlük hayatta “Yapmamayı tercih ediyorum” diyen Katip Bartleby’leri tanımakta zorlanıyorsanız patronların kimlerin arkasından öfkeli konuşmalar yaptığına bakın, sürekli olarak kimleri suçladığına…
Çünkü, oyunda da denildiği gibi“…hiçbir şey ciddi bir insanı pasif bir direniş kadar sinirlendirmez.”
* “Katip Bartleby”, 20 ve 21 Aralık günleri saat 20:30’da Cihangir Atölye Sahnesi’nde olacak.
“Katip Bartleby”
Yazan: Herman Melville
Çeviren: Yusuf Eradam
Sahneye uyarlayan ve Yöneten: Muhammet Uzuner
Dekor Tasarımı: Veli Kahraman
Kostüm Tasarımı: Nihan Şen
Müzik: Berkay Özideş
Dramaturg: Oya Yağcı
Işık Tasarımı: Muhammet Uzuner
Afiş Tasarımı: Veli Kahraman
Oynayanlar: Can Seçki, Dorukhan Kenger, Kerem Aktı, Osman Onur Can, Yusuf Kısa
Işık Kumanda: Ekin Bora Boran
Efekt Kumanda: Harun Özkan