Şuan Okunan
Maskeliler: Savaşın soğuk yüzü

Maskeliler: Savaşın soğuk yüzü

“Maskeliler”, bugün de süren savaş gerçeğine dair sorduğu sorularla zamansız bir trajedi niteliği taşıyor. Bu trajediye yakından tanık olmak belki de barış dolu günlere bir adım daha yaklaşmamızı sağlar.
BEYZA YILDIRIM

Büyük bir felaketin ortasında kaldığınızı hayal edin. Sevdiklerinizi kaybettiğiniz, psikolojik ve  ekonomik olarak sınandığınız, yeriniz ve yurdunuzdan edildiğiniz büyük bir felaket. Bu felaketin tam ortasında neye tutunurdunuz? Tam olarak ne teselli olurdu, insanın koskoca bir felaketi sırtlanmasına?

Üzerine düşündüğüm bu sorunun benim ve benim gibi bir çokları için belki de tek bir cevabı var: Aile! Bazen biyolojik bağlarla bazen ise sadece sevgiyle kurulan bu yapı hayata ve dünyanın türlü felaketine karşı sabredebilmemizi, dayanabilmemizi sağlayan en güçlü dayanaklardan biri. Peki bu bağlar ve sevginin de sınandığı durumlarda ne yaparız? Kan bağı ve sevgi başımıza gelebilecek her durumda bizi birbirimize bağlar mı?

İsrailli yazar Ilan Hatsor’un yazdığı Maskeliler İsrail işgali altında her gün yerini, yurdunu, sevdiklerini kaybetme gerçeğiyle yüz yüze kalan Filistinli üç kardeşin yüzleşme hikayesini tam da bu noktadan ele alıyor.

Myart Yapım tarafından neredeyse sezon sonuna yetiştirilen oyunun yönetmen koltuğunda Mert Kırlak oturuyor. Kısaca oyunun konusundan bahsedecek olursak: Halit, Naim ve Davut Filistinli üç kardeştir. Ortanca kardeş Naim İsrail’in Filistin işgali sırasında intifada kurulan komitede yüksek bir rütbeye sahip bir askerdir. Küçük kardeş Halit ise yine aynı komitede düşük rütbeli askerlerden biridir. Naim ve Halit Tel Aviv’de çalışan en büyük ağabeyleri olan Davut’tan İsrail ordusu için casusluk yaptığı gerekçesiyle şüphelenmektedirler. Bu üç kardeşin çalıştıkları işyerinin deposunda yaşayacakları yüzleşme onları içinde bulundukları konumdan çok farklı bir noktaya sürükleyecektir…

SAVAŞ SADECE CEPHEDE Mİ?

Oyunun dramatik yapısı ilk bakışta kardeşler arasındaki güven ilişkisi, aile bağları temaları üzerine kurulmuş gibi görünse de bundan fazlasını ifade ediyor. Filistinli üç kardeşin birbirleriyle kurdukları ilişki üzerinden okunan hikayenin alt metninde yıllardır süregelen ve günümüzde şiddetini daha da arttıran İsrail-Filistin meselesi ve savaş olgusunun sadece cephede eline silah alarak gerçekleşen bir durum olmadığı fikri var. Oyun, savaşın aile bağları, sosyo-ekonomik, psikolojik ve politik durumlar gibi noktalarla ilişkili çok boyutlu bir gerçeklik taşıdığını gözler önüne seriyor. Bu derin ve çarpıcı gerçeklikle yüzleşmek biz izleyenler için oldukça zorlayıcı bir deneyim fakat bir yandan gerçekleşmesi gereken de bir şey. Çünkü tiyatro bizi bununla sarsmak ve yüzleştirmek için başvurulabilecek en etkili yollardan biri. Hatsor da bunu kullanıyor ve Maskeliler ile savaşın etkilediği bütün bu mikro olgulara yeniden odaklanmamızı sağlıyor. 

Bu mikro düzlemdeki odaklanma bizi oyunun sarsıcı noktalarına bakmaya zorluyor. Kan bağı ile kurulan kardeşlik ilişkisinin oldukça büyük bir felaket olan işgal altında nasıl sınandığı ve belki de en sağlam saydığımız kardeşlik bağının bile ne kadar ince ve kırılgan bir yere evrilebileceği gibi çarpıcı gerçekliklerle karşı karşıya kalıyoruz.

FARKLILIKLAR, ÇATIŞMALAR, KÖPRÜLER

Oyunun çatışması Filistin direnişi esnasında kurulan komitenin bir üyesi olan Naim’in bir köşede, İsrail ordusuna çalıştığından şüphelendiği ağabey Davut’un ise tam tersi bir köşede konumlandırılmasıyla kuruluyor. Ortada kalan en küçük kardeş Halit ise iki ağabey arasında her şeyden öte kopmaz bir bağ olduğunu hatırlatan bir köprü görevini üstleniyor. Naim ve Davut’un arasında gerilimi gittikçe artan çatışmada, yazar karakterler arası taraf seçmeyi zorlaştıran bir hikaye kuruyor. Kendimizi, bir an İsrail işgaline direnişten başka bir seçeneği olmayan Naim’in yanında bulurken bir anda insanca yaşamaktan başka bi arzusu olmayan Davut’un tarafında da konumlayabiliyoruz. Bu ikilik aslında iki kardeşin de isteklerinin aynı kapıya çıktığını fakat şartların ve durumların ikisi için de aynı işlemediğinin bir göstergesi.

BİSİKLET, MOTOSİKLET, KEFİYE VE MASKELER

Geçtiğimiz günlerde İstanbul prömiyerinde izlediğim Maskeliler’in başrollerini Devrim Özder Akın, Taha Tegin Özdemir ve Sermet Yeşil paylaşıyor. 60 dakika, tek perdeden oluşan oyunun gittikçe artan temposu oyuncuların uyumlu performansları sebebiyle ritmi düşmeden devam ediyor. Sahne tasarımı oyunun ambiyansına uygun bir biçimde yapılmış. Sahnede bizi saman balyalarının bulunduğu depo biçiminde bir alan karşılıyor. Bu alanda dikkat çeken ve dramaturjisini beğendiğim bir detay olan –oyunun afişinde de gördüğümüz– bisiklet ve motor simgeleri oyun için büyük önem taşıyor.

Üç kardeşin dışında oyunda adını duyduğumuz iki karakter daha var: İsrail kurşunuyla yatalak kalmış ve hayatını hep çocuk olarak devam ettirecek en küçük kardeş Nazif ve yine aynı kurşunla hayatını kaybeden ve hep genç kalacak olan Halit’in arkadaşı Atıf. Sahnede depoya kaldırılan fakat ortamda varlığını sürdüren Nazif’in bisikletiyle, Atıf’ın ise motoruyla var olması mizansene simgesel ve önemli bir katkıda bulunuyor. 

Kostüm tasarımında oyuncuların performe ettiği karakterlere uygun tercihler yapıldığını görüyoruz. En büyük ağabey Davut bir tüccar gibi takım elbise ileyken Naim daha askeri şartlara uygun giyimli ve yüzünü gizlediği bir maskeyle sahnede yer alıyor. Oyunun isminin yaptığı gönderme de burada sembolik bir anlam ikiliği yaratıyor. İnsanın arkasına gizlendiği maskelere ve Filistin direnişinin bir sembolü olan kefiyeye.

ZAMANSIZ BİR TRAJEDİ

Oyunun zayıf bulduğum iki noktasından biri ışık tasarımı ve ses tasarımı. Ağırlıklı diyalog üzerine ilerleyen oyunun nabzının daha yaratıcı ve oyunun ambiyansına hizmet eden bir ışık ve ses tasarımı ile yükseltilebileceği ve bu durumun oyunun seyir zevkine  olumlu anlamda katkı sağlayabileceği kanaatindeyim. Bir diğer husus ise oyunun geriliminin en tepede olduğu final sahnesinin oyunun 60 dakika boyunca adım adım ilerleyen akışına uygun olmayan bir şekilde hızlıca nihayete ermiş olması. Finalde karakterler için bütün hikaye sonuçlanacak ve iyi, belki de kötü bir karar verilecektir. Bu  kararın karakterler üzerinde yarattığı etkilerin oyuna daha dengeli bir şekilde yayılması katarsis etkisini daha da güçlendirecektir.

Maskeliler, ne yazık ki günümüzde de geçerliliğini koruyan savaş gerçeğine dair sorduğu sorularla zamansız bir trajedi niteliği taşıyor. İnsan hırslarından arınmadığı sürece bu tür oyunlar çağlar boyunca sahnelenmeye ve tartışılmaya devam edecek. Bu trajediye yakından tanık olmak belki de barış dolu günlere bir adım daha yaklaşmamızı sağlar. Kim bilir?

* “Maskeliler”i 20 Mayıs Salı günü Ses Tiyatrosu’nda izleyebilirsiniz.

 

“Maskeliler”

Ayrıca Bakınız

Yazar: Ilan Hatsor

Yönetmen: Mert Kırlak

Oyuncular: Devrim Özder Akın, Taha Tegin Özdemir, Sermet Yeşil

Çeviren : Nebil Tarhan

Işık tasarım : Mustafa Yıldırım

Dekor tasarım : Faik Yunus Gürcan

Reji Asistanı: Nihan Işık

 


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik