Şuan Okunan
Öteki Tiyatro: “Sadece Karagöz oynatan bir sahne hayal ediyoruz”

Öteki Tiyatro: “Sadece Karagöz oynatan bir sahne hayal ediyoruz”

AYŞEGÜL ALGAN

Öteki Tiyatro, Beckett’in “Godot’yu Beklerken” oyununun ardından bu kez de Shakespeare’in Venedikli Taciri’ni perdeye taşıyor. Perdeye diyoruz, çünkü bu iki oyun da Karagöz formuyla sahneleniyor. Yönetmen Murat Karahüseyinoğlu, Hayali Mehmet Ali Dönmez ile birlikte Shakespeare’in metnini bir Karagöz oyunu formuna sokuyor, tiyatro sahnelerinde izleyiciyle buluşturuyor.

Murat Karahüseyinoğlu, Ankara Üniversitesi DTCF mezunu bir tiyatrocu. Uzun süre televizyon işleri de yapan Karahüseyinoğlu’nun Karagöz konusundaki hocası Hayali Torun Çelebi, yani Tuncay Tanboğa imiş. Hayali Torun Çelebi’nin “torun”luğu, Hayali Küçük Ali’nin torunu olmasından geliyor. Murat Karahüseyinoğlu, ustasından ders almakla yetinmemiş, onun belgeselini de çekmiş. Ayrıca Karagöz’ün çizgi filmini de yapmış. “Yani 40 yıllık bir Karagöz serüvenim var” diyor şimdi, “El yordamıyla aradığım bir şeydi. Hocadan kurs almamızın sebebi Karagöz’ün ölmek üzere olmasıydı. Hatta ‘Öldü, bunu nasıl ayakta tutarız’ gibi düşünüyorduk. Üniversiteden birine verirsek daha iyi olur gibi bir umutla başladı. Umut 40 yılı aldı işte. 40 yıl sonra bir şekle büründü diye düşünüyorum.”

“YERELDEN EVRENSELE NASIL ULAŞIRIZ?”

Hayali Mehmet Ali Dönmez ise 2020 yılında Uludağ Üniversitesi’nden mezun olmuş. Karagözle Oyunculuk Bölümü’nde tanışmış. Geleneksel Türk Tiyatrosu dersinde “Acaba sen yapsan nasıl olur?” sorusuyla başlamış, “Olur mu olmaz mı?” derken Ters Evlenme’yi hazırlamışlar. Mehmet Ali Dönmez, sonrasında bu işi biraz daha profesyonel yapmaya karar vermiş ve mezuniyet sonrası bu işin üzerine daha ciddi eğilmiş: “Ben kendi alanımı buldum” deyip, Karagöz’ün nasıl modernize edilebileceği üzerine kafa yormaya başlamış. “Günümüze nasıl entegre edebiliriz? Gelenekselden yola çıkarak evrensele, yerelden evrensele nasıl ulaşırız?” sorularına yanıt ararken, yolu Öteki Tiyatro’dan Murat Karahüseyinoğlu’yla kesişmiş. Daha önce “Godot’yu Beklerken”i, “Godot Bize Gelmez” adıyla Karagöz perdesine aktaran Karahüseyinoğlu’nun yönetmenliğinde Venedikli Tacir’i ortaya çıkarmışlar.

Eski bir Karagözcü ile çalışmadığını, bir ustası olmadığını dile getiren Hayali Mehmet Ali Dönmez, Murat Karahüseyinoğlu’nun ise böyle bir şansı olduğunu ve geleneksel anlamda Karagöz’ü çok iyi bildiğini söylüyor. Yazar ve yönetmenliğin getirdikleriyle çok iyi bir yapı bozma durumu olduğunu vurgulayan Mehmet Ali Dönmez, “Murat Hoca, yapısökümünü, yapıbozumunu inanılmaz iyi yapıyor. Kurguları, oyunları birbirine entegre etme konusunda inanılmaz bir zekaya sahip” diyor.

KARAGÖZ VE HACİVAT, GODOT’YU NASIL BEKLER?

Murat Karahüseyinoğlu, “Godot Bize Gelmez”in ilk deneyim olduğunu belirterek, o deneyimi şöyle anlatıyor: “İlki Beckett’ti, bu Shakespeare. Bir de Ionesco yaptık. Demek ki dedik, Karagöz dünya tiyatro tarihindeki birçok metne de cevap verebilecek, onların da şekline girebilecek, onların da oynanabileceği bir hale geliyor, gelebiliyor. Biz de gördük, seyirci de görsün istedik. Karagöz ve Hacivat’ın Godot’daki bekleyenler olması, ikilinin çok yakın oldukları duygusu yola çıkardı aslında. Karagöz Hacivat nasıl beklerdi gibi. Batılının bekleme şekliyle, bir Doğulunun bekleme şekli farklı. ‘Hacivat için ya da Karagöz için beklemek nedir, o nasıl dillendirirdi?’ bu kısmı önemsiyorum. Aktarmaysa da Beckett’i sahnelemek değil, benim beklentimi koymak gibiydi.”

Venedikli Tacir’in zaten çocuksu bir metin olduğunu aktaran Murat Karahüseyinoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Oradaki adalet duygusu, bir sözleşme ya da bir sözleşmeye bağımlı kalmak. Sözleşmeyle, yani her şeyi kuralına göre yapmakla, kuralın esnemesi, yasayla oynamak kısmı çok cazipti. Bizim geleneğimizde de vardı zaten, Brecht’in Kafkas Tebeşir Dairesi’nde tartıştığı şey gibi burada da Karagöz özelinde, yani kurallara göre değil de kendi kurallarına göre kendi kaderini çizmesi… Bunları aramak benim hoşuma gidiyor. Oyunlarımda adalet ve yasaların çok temel olduğunu fark ettim. Beckett de kısmen öyleydi ama bu tamamen öyle. Bundan sonra da işte o ikilinin uyduğu her şeyi oyunlaştırabilirmişiz gibi geliyor.”

APTAL, CAHİL DEĞİL, KIVRAK ZEKALI BİR KARAGÖZ

Karagöz için söylenen “aptaldı, cahildi” görüşlerine hiç katılmıyor Murat Karahüseyinoğlu. Aksine Nasrettin Hoca’ya benzeyen bir Karagöz tarifi var: “Bu kısmının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Nasrettin Hoca’yla başlayan kısım bu toprakların belki de bulduğu en iyi şeylerden biri. O yüzden aptaldı, gerizekalıydı, cahildi kısmını hiç almadım. Hiç de düşünmem öyle bir şey. Metinde tüm malzemeye o ‘hiç’ noktasından bakan, eğitim kısmından değil de insan kısmından bakan, pratik yararından bakan, yaşamdan bakan, insan kısmından bakan bir yaklaşım.”

Hayali Mehmet Ali Dönmez de Karagöz’e aynı noktadan baktığını vurguluyor: “Keloğlan var, Nasreddin Hoca var. İşte ‘elimizi yıkayalım, aman çocuklar’… Karagöz’den de ziyade, hani Rüştü Asyalı’nın Keloğlan’ı vardı ya, iki parmağıyla kralı tepetaklak ediyordu ya da Nasreddin Hoca’nın kıvrak zekası… Karagöz’e tam olarak buradan yaklaşınca oyun bağlamında bir vizyon farkı devreye girdi.”

“ÖNCE YAPIYI BİLECEKSİN Kİ BOZABİLESİN”

Yönetmen Murat Karahüseyinoğlu ve Hayali Mehmet Ali Dönmez, Karagöz’ü perdeye taşırken geleneksel yöntemlerden vazgeçmemiş. Dijitalleşmeye de pek sıcak bakmıyor Karahüseyinoğlu, şimşek sesini, yağmur sesini Hayali’nin yapması gerektiğini düşünüyor: “Dijital kısımda hiç işim yok. Tiyatroda da öyle şeylere inanmadım. Olabilidiğince el yordamı ve bir insanın yapabileceği ile sınırlı olsun istiyorum.” Bu sadeliğe rağmen, tek planda 70 dakikalık oyun oldukça akıcı ve izleyici sıkılmadan dikkatle takip edebiliyor. Televizyonda bile 70 dakikayı tek planda, dümdüz izlemenin zor olduğunu hatırlatan Karahüseyinoğlu, geleneksel Karagöz’de de bu uzunlukta bir oyunun sıkıcı olacağını söylüyor. Modernleştirme, yazar ve yönetmen faktörü tam da burada devreye giriyor.

Hayali Mehmet Ali Dönmez de, geleneksel Karagöz formu yerine modernize edilmiş haliyle çağdaş oyunlar oynamanın daha hoşuna gittiğini söylüyor. Geleneksel Karagöz’ü öğrendiğini, bazılarını oynadığını ifade eden Mehmet Ali Dönmez, şöyle devam ediyor: “Önce yapıyı bileceksin ki sonra bozabilesin. Önce onları bir kurcaladık, yaptık ama o hep klasik ve onun dışına çıkamıyorsun. Yeni bir şey yapmaya çalıştığında tu kaka ilan ediliyorsun ya da azar yiyorsun. Ustalar çok fazla ve hemen tepeden bir parmak iniyor. Buna kimse bir şey diyemiyor, çünkü kendin bozmuşsun, kendin yapıyorsun, Shakespeare yapıyorsun. Bu beni biraz daha tatmin ediyor açıkçası.”

“Daha mı zor peki?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor Hayali Dönmez: “Çok zor. 75 dakika performans sergiliyorsun. Tek başımayım. Asistanım var yanımda, figürleri tutuyor ama bütün sesler bana ait. Girdisi çıktısı, arkamdaki görmediğim olayı bile takip etmek zorundayım. Seyircinin dinamiğini tartmak zorunda kalıyorum. Bu oyunların sanırım en zor yanı o oluyor. Shakespeare ya da Beckett gibi bir şeyle gidiyorsun, seyirci yüksek bir beklentiyle geliyor. İlk girişte ben bunun gerginliğiyle başlıyorum. İlk kahkahayı aldığım andan itibaren, ‘Hah tamam seyirci çözülmeye başladı’ diyorum. Bir de son kahkahaya bakıyorum. 75. dakikada da ben seyirciyi ayakta tutabiliyorsam, tamam seyirci bunu beğenmiş, hepimiz buradan mutlu ayrılacağız gözüyle bakıyorum.”

“HERKES KARAGÖZ’Ü BİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR, ÖYLE BİR ŞEY YOK”

“Karagöz diyorsun, herkes bildiğini düşünüyor. Öyle bir şey yok, çünkü oynanmıyor” diyor Murat Karahüseyinoğlu. Evet, Karagöz oynanmadığı için bilme şansları yok. Bu oynadıkları formun Karagöz olarak bilinmesinden memnun Karahüseyinoğlu, “Aradaki farkı bilmiyorlar çünkü. Bu iyi bir şey. Böyle görmeleri bence daha mantıklı” diyor.

Murat Karahüseyinoğlu’na göre Karagöz’ü normal standartlara çekmenin yolu Karagöz’ü bir tiyatro ortamında oynamak, gişe açmak ve düzenli oynamak. Kendilerinin tam da bunu yaptığını belirterek, nasıl bir yeni yorum getirdiklerini şu sözlerle anlatıyor: “Geleneksel Karagöz’de her şeyi oynatanlar yaptığı için dış gözü eksik olan metinlerdir. O yüzden tartımı belirleyemiyorlar, yani 70 dakikayı denetleyemiyorlar. Görmüyor çünkü. Bizim fazladan yaptığımız yönetmen ve yazar eklemek oldu. Bence zorunlu değil aslında ama hala tek kişi oynatıyor. Bir asistanla paylaşılabilecek yerler olabilir gibi geliyor arkada. Bunları yapabiliriz, hiçbir sakıncası yok. Hala da bilmiyorlar zaten tek kişinin yaptığını. Şu an sorsan herkes arkada 5 kişi falan var sanıyor. Bir şey de diyemiyorsun. Tek kişi olması başka bir şey tabii, bu işin büyüsü, senin tercihin. Tek kişi olması, er meydanı dediğimiz kısım. Onu yapana da hayır demeyiz. Buyur babacığım istersen hepsini seslendir. Ama olmuyorsa da paylaşılabilir bir yer gibi geliyor.”

“ASIL YAPIYI BOZMADAN DİJİTALLEŞEBİLİRİZ”

Tek kişi olarak perdenin arkasında 5 kişiyi seslendiren ve hareket ettiren Hayali Mehmet Ali Dönmez ise, dijitalleşme konusunda çok katı değil. “Dijitalleşebiliriz bir noktada ama genel yapıyı, asıl yapıyı bozmadan. Karagöz ve Hacivat’ın kendi verdiği mesajı bozmadan her türlü yeniliği yapabiliriz düşüncesindeyim. İşte perdeden dışarıya çıkması gibi şeyler provada ortaya çıkıyor. ‘Perdenin dışına daha çok çıkabiliriz ya da seyirciyi perdenin içine daha fazla nasıl dahil edebiliriz?’ prova sırasında doğaçlamalarla ortaya çıkıyor.” diyor.

Hayali Dönmez’in en büyük gerginliği arada perdenin olması. İzleyici onu göremiyor, o da izleyiciyi göremiyor. Seyircinin profili konusunda en ufak bir bilgiye sahip olmadan oynattığını belirterek, oyun esnasındaki hislerini şöyle özetliyor: “Oyunun başında hadi ya Allah bismillah diye başlıyorum, ilk kahkahayı duyduğum espride şeyleri çözmeye başlıyorum. Hani kaçı kadın, kaçı erkek? Yaşlı mı, genç mi? Bunu çözdükten sonra doğaçlamalar yapıyorum ya da oyunun dinamiğini ona göre şekillendirmeye çalışıyorum. Oyun bitip dışarı çıktığımda salon çok doluysa diyorum ki ‘Ya ben bu kadar beklemiyordum’. Onlar da beni önde görünce şaşırıyorlar, ‘E devamı nerede?’ diye. Erkekleri, kadınları hepsini ben seslendiriyorum 75 dakika boyunca.”

SADECE KARAGÖZ OYNATAN BİR SAHNE HAYALİ…

Murat Karahüseyinoğlu, Karagöz’ün sadece bir çocuk oyunu olmadığı vurgusunu hep yaptıklarını, yetişkin Karagöz’ünün tekrar sahnelere dönmesi gerektiğini söylüyor. Devletin bu konuyla hiç ilgilenmediğini, umurlarında da olmadığını dile getiren Karahüseyinoğlu, kendilerinin örnek olsun diye bir şeyler yaptıklarını belirterek, “keşke çoğalsa” diyor.

Hayali Mehmet Ali Dönmez de, izleyici tepkilerinin “Biz hiç böyle Karagöz’ü izlemedik ya da Karagöz bu muymuş” şeklinde yoğunlaştığını söylüyor. İzleyicilerin bu formu beğendiğini, buradan devam edilmesini istediğini vurgulayan Dönmez, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz ilk defa bir Karagöz izledik, bundan öncekiler Karagöz değilmiş, diyorlar. Zaten bu minvalde yapan yok. Yapısöküme uğratan, yapıbozuma uğratan, metni evirip çevirip dışına çıkartan, seyirciyi içine dahil etmeye çalışan bir Karagöz oyunu olmadığı için insanlar bunu gördüğünde şaşırıyorlar. Böyle beklemiyorduk diyorlar.”

Yönetmen Murat Karahüseyinoğlu, son olarak, asıl özleminin ve ihtiyaç duyulanın “sadece Karagöz oynayan bir sahne” olduğunu vurguluyor: “Ömrüm vefa ederse görmeden ölmeyeyim dediğim tek şeydir. Yoksa başka hiçbir şey istemiyorum artık hayattan. Sadece Karagöz oynasın, Beckett oynasın, Shakespeare oynasın, geleneksel oyunlardan oynasın. Gündüzleri ya da hafta sonları çocuklar için de bir şey yapsın. Ama sadece Karagöz yapsın. Tek kural bu olsun”.

Ayrıca Bakınız

 

“Venedikli Tacir”

Oyun Yazarı: William Shakespeare

Uyarlayan ve yeniden Yazan: Murat Karahüseyinoğlu

Karagöz Ustası: Mehmet Ali Dönmez

Yardımcılar: Nilay Çalamak, Cansu Tekoluk, Elifnaz Alpman

Yapım: Öteki Tiyatro ve Hayali Tasvir

Süre: 60 dakika


Tüm Hakları Saklıdır 2024 - Tasarım: Merhaba Grafik